Tarih: 05.03.2024 11:30

Yüce Allah Peygamber Efendimizi Abese Suresi İle Neden ve Nasıl Uyardı?

Facebook Twitter Linked-in

MHA - Abese Suresi Neden İndi?  Abese Suresi, Kuran'ın 80. suresidir ve Mekke döneminde inmiştir. İslam inancına göre, Kuran'ın her bir suresi belirli bir zamanda, belirli bir sebep veya olay üzerine indirilmiştir. Abese Suresi'nin indiği olay, Hazreti  Muhammed (SAV)’in Mekke'deki kabile liderlerinden birine İslam'ı tebliğ ettiği sırada yaşanan bir olayla ilgilidir.  Abdullah bin Ümmü Mektum, kör bir sahabidir ve Peygamber Efendimizin, İslam dinine davetini dinlemek için gelmiştir. Ancak bu sırada Peygamber (SAV) efendimiz,  öncelikle Kureyş liderlerine İslam'ı anlatmaktadır. Abdullah bin Ümmü Mektum, beklemektedir ve Peygamber'in kendisine hitap etmemesi üzerine üzülmüştür. Bunun üzerine Abese Suresi inmiştir. Surenin indirilişindeki temel mesaj, Peygamber'e, İslam'ı kabul etmeye hazır olan birisine dönüp onunla ilgilenmemesini eleştirmektedir. Aynı zamanda bu sure, herkesin önemli olduğunu vurgulayarak insanların dini tebliğde eşit muamele görmesi gerektiğini hatırlatmaktadır.
Olay Şöyle Gelişir 
Abdullah bin Ümmü Mektum, Mekke döneminde yaşayan kör bir sahabidir. Bir gün, Peygamber (SAV) Efendimiz,  Kureyş liderlerine İslam'ı tebliğ etmek için toplandığı bir yerde bulunuyordu. Bu sırada Abdullah bin Ümmü Mektum da Peygamber'in yanına gelmişti. Ancak Peygamber, öncelikle Kureyş liderlerine hitap ediyordu ve Abdullah bin Ümmü Mektum'un varlığını fark etmemişti veya ona yönelmemişti.
 Abdullah bin Ümmü Mektum, İslam'ı daha fazla öğrenmek ve Peygamber SAV Efendimizden  bilgi almak için sabırla beklemekteydi. Ancak Peygamber Muhammed SAV’in  dikkati ona yönelmemişti ve bu durum, Abdullah bin Ümmü Mektum'u üzmüştü.
 Bu olay üzerine Allah tarafından Abese Suresi indirildi. Surenin ilk ayetleri Peygamber SAV Efendimizin  yüzünü ekşittiği, gözlerini devirip kaçtığı, kör bir sahabiye yönelmediği anı anlatır. Bu olay, Peygamber'e dini tebliğde bütün insanlara eşit davranması gerektiğini hatırlatır ve herkesin önemli olduğunu vurgular.  Abese Suresi'nin inmesiyle birlikte Peygamber Muhammed (sav), Abdullah bin Ümmü Mektum'a yönelmiş ve onunla ilgilenmiştir. Bu olay, insanların dinî tebliği yaparken ve genel olarak insanlarla ilişkilerinde adaletli olmaları gerektiğini vurgulayan önemli bir öğüt olarak Kuran'a kaydedilmiştir.
 

Sûre Hakkında
Mekke'de inmiştir, 42 (kırkiki) âyettir. Adını, "yüzünü ekşitti, buruşturdu" anlamına gelen ilk kelimesinden almıştır. Bu sûrenin iniş sebebiyle ilgili olarak şöyle bir hadise nakledilmiştir: Efendimiz; Velîd, Ümeyye b. Halef, Utbe b. Rabîa gibi Kureyş'in ileri gelenlerine İslâm'ı anlattığı bir sırada âmâ olan Abdullah b. Ümmü Mektum gelir ve "Yâ Resûlallah! Allah'ın sana öğrettiklerinden bana da öğret" der. O esnada Resûlullah (a. s.) cevap vermez. Çünkü Kureyş'in bu ileri gelen kimseleri, zaten kendilerine özel muamele edilmesini istiyorlardı. Efendimiz onları gücendirmek istemedi. Abdullah tekrar seslenince elinde olmayarak yüz hatları değişti. Bu esnada onlar kalkıp gittiler. Biraz sonra bu âyetler geldi. Resûlullah'ın bazı davranışlarını tenkit ve onu ikaz mahiyetinde gelen bu ve benzeri âyetler, onun hak peygamber olduğuna en büyük delildir. Zira hiç kimse kendisini bu şekilde tenkit etmez.


Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

1,2. Kendisine o âmâ geldi diye Peygamber yüzünü ekşitti ve öteye döndü.(1)

(1) Hz.Peygamber, İslâm hakkında kendisinden bilgi almaya gelen kibirli bazı müşrik liderleriyle görüşürken sahabilerden gözleri görmeyen Abdullah b. Ummi Mektûm gelerek, "Ya Resûlullah, bana öğüt ver" demişti. Hz. Peygamber çok meşgul olduğu için yüzünü ekşitip öteye dönmüş, yanındakileri dinlemeye devam etmişti. İşte bu sûre bu olay üzerine inmiştir.

3. (Ey Muhammed!) Ne bilirsin, belki de o arınacak,

4. Yahut öğüt alacak da bu öğüt kendisine fayda verecek.

5. Kendini muhtaç hissetmeyene gelince;

6. Sen, ona yöneliyorsun.

7. (İstemiyorsa) onun arınmamasından sana ne!

8,9,10. Allah'a karşı derin bir saygıyla korku içinde koşarak sana geleni ise bırakıp, ona aldırmıyorsun.

11. Hayır, böyle yapma! Çünkü bu (Kur'an) bir öğüttür.

12. Dileyen ondan öğüt alır.

13,14,15,16. O, şerefli ve sâdık yazıcı meleklerin elindeki yüksek, tertemiz ve çok değerli sahifelerdedir.

17. Kahrolası (inkârcı) insan! Ne nankördür o!

18. Allah, onu hangi şeyden yarattı?

19. Az bir sudan (meniden). Onu yarattı ve ona ölçülü bir şekil verdi.

20. Sonra ona yolu kolaylaştırdı.

21. Sonra onu öldürdü ve kabre koydu.

22. Sonra, dilediği vakit onu diriltir.

23. Hayır, hayır o, Allah'ın kendisine emrettiğini yerine getirmedi. (İman etmedi.)

24. Her şeyden önce insan, yediği yemeğine bir baksın!

25. Gerçekten biz, yağmuru bol bol yağdırdık.

26. Sonra toprağı, iyiden iyiye yardık!

27,28,29,30,31,32. Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalıklar, sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık.

33,34,35,36,37. Kişinin kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağı gün kulakları sağır edercesine şiddetli ses geldiği vakit, işte o gün onlardan herkesin kendini meşgul edecek bir işi vardır.

38. O gün birtakım yüzler vardır ki pırıl pırıl parlarlar,

39. Gülerler, sevinirler.

40. O gün nice yüzler de vardır ki, toz toprak içindedirler.

41. Onları bir siyahlık bürür.

42. İşte onlar, kâfirlerdir, günaha dalanlardır.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —