Küresel piyasalar yurt dışında bankacılık sektörüne ilişkin sorunların gölgesinde oldukça volatil bir hafta geçirirken risk iştahının belirgin şekilde daraldığını ve bunun özellikle hisse senetlerine negatif yansıdığını gördük. Credit Suisse-UBS anlaşmasının yanında yeni haftanın birçok önemli konu başlığını bir arada barındırması yüksek volatilitenin devam edebileceğine yönelik kuvvetli sinyaller veriyor. Bu kapsamda içeride PPK toplantısı öne çıkarken yurt dışında Fed, İngiltere Merkez Bankası (BoE) ve İsviçre Merkez Bankası (SNB) toplantıları takip edilecek. Makroekonomik veri tarafında ise hem ABD hem de Euro Bölgesi’nde açıklanacak olan öncü PMI endekslerini izleyeceğiz.
TCMB son PPK toplantısında politika faizini 50 baz puanlık indirimle %8,50 seviyesine çekmişti. Toplantıda sonraki dönemlere ilişkin net bir mesaj verilmese de karar metninde yer alan ölçülü indirimin yeterli olduğu vurgusu indirimin şimdilik devamının gelmeyebileceğini düşündürüyor. Diğer taraftan önde gelen merkez bankalarının faiz artırımı yapmayacaklarına ya da limitli faiz artırımına gideceklerine yönelik beklentilerin varlığını düşünürsek TCMB’nin faiz indirimine gitmesi de ihtimaller dahilinde. Bu belirsizlik anket sonuçlarına da yansımış durumda. Öyle ki ForeksHaber anketine katılan ekonomistlerin 9’u faiz indirimi beklemezken 9’u ise 50 baz puanlık indirim öngörüyor.
Haftanın en önemli konu başlığı olan Fed toplantısına ilişkin beklentilerin ise sıklıkla değiştiğini gördük. Fed Başkanı Powell’ın Kongre’de yaptığı yarı yıl sunumunun ardından 50 baz puanlık artırım beklentisi ağırlık kazanmıştı. Ancak ABD’de yaşanan banka iflasları sonrasında bu beklenti tamamen ortadan kalktı. Mevcut durumda ise beklentilerin 0 ila 25 baz arasında sıklıkla değiştiğini görüyoruz. Ancak ibrenin 25 baz puana daha yakın olduğunu söyleyebiliriz. Öyle ki Fed’in artırım yapmaması her ne kadar yönünü aşağı çevirmiş olsa da hedefin uzağında seyreden enflasyonun kontrol altına alınmasını zorlaştırabileceği gibi piyasalara yaşanan sorunların öngörülenden daha büyük olduğuna yönelik bir mesaj verme riski de taşıyor. İsviçre Merkez Bankası’nın likidite desteği ile gerçekleşen Credit Suisse-UBS anlaşmasının Fed’e dair beklentilere nasıl yansıyacağı ise yakından takip edilecektir.
Öte yandan bu toplantıda Fed güncel makroekonomik projeksiyonlarını da yayımlayacak. Son yayımlanan projeksiyonlarda 2023 yılı politika faizi için orta nokta tahmini %5,1 olarak belirtilmişti. Ancak söz konusu güncellemeden bu yana Fed yetkililerinden gelen açıklamaların şahin nitelikte olduğunu ve istihdam verilerinin genel hatlarıyla güçlü kalmaya devam ettiğini düşünürsek daha yüksek bir politika faizi tahmini görmemiz sürpriz olmayacaktır. Dolayısıyla 22 Mart’ta faiz artırımı yapmasa bile Fed’in tahminlerde yapacağı olası bir yukarı yönlü revizyonla daha sıkı para politikası sinyali verebileceğini unutmamak gerekir. Sonuç olarak özellikle bu toplantıda orta nokta tahminlerinin öneminin son derece yüksek olduğunu ve piyasalarda volatilite yaratabileceğini düşünüyoruz.
ECB toplantısının ardından bu hafta Avrupa’da hem İngiltere Merkez Bankası (BoE) toplantısını hem de İsviçre Merkez Bankası (SNB) toplantılarını takip edeceğiz. Ancak bankacılık sektöründe yaşanan sıkıntılar merkez bankalarının alacağı kararları oldukça belirsiz bir hale getirmiş durumda. Dolayısıyla alınacak kararların sürprizlere açık olduğunu söyleyebiliriz.
Son toplantıda yapılan vurgu değişikliğinin de etkisi ile ağırlıklı piyasa beklentisi BoE’nin politika faizinde 25 baz puanlık artırım yapacağı yönünde. Fakat burada belirleyici olacak nokta toplantıdan bir gün önce açıklanacak olan enflasyon rakamı olacaktır. Çarşamba günü açıklanacak enflasyonun yıllık bazda %10,1’den %9,9 seviyesine gerilemesi bekleniyor. Fakat enflasyonda bir sürpriz yaşanması durumunda BoE’nin farklı bir adım attığını da görebiliriz.
SNB’nin ise enflasyonun görünümü nedeniyle bu haftaki toplantısında politika faizini 50 baz puanlık artırım ile %1,50 seviyesine taşıması bekleniyor. Ancak özellikle Credit Suisse ile ilgili gelişmelerin, piyasa algısının ve buna bağlı olarak bankaların CDS primlerindeki değişimlerin Merkez Bankası’nın kararını etkileyebileceğini göz önünde bulundurmak gerekir.
Makroekonomik veri tarafında ise ABD ve Euro Bölgesi’nde açıklanacak öncü PMI endekslerinin bir adım öne çıktığını düşünüyoruz. Veriler hem Avrupa hem de ABD’de özellikle ilk çeyreğin nasıl geçtiğine yönelik beklentilerin biraz daha netleşmesine katkı sağlayacaktır. Özellikle Euro Bölgesi’ndeki verilere bakarsak geçtiğimiz yılın son çeyreğinde gerçekleşen ortalamanın 48,2 seviyesinde olduğunu görüyoruz. Bu yılın ilk iki ayının ortalaması ise 51 seviyesinin üzerinde bulunuyor. Bu da Euro Bölgesi ekonomisinin ilk çeyrekte daralma ihtimalinin son derece düşük göründüğüne işaret ediyor.
TL: Yukarı yönlü denemelerine hafta boyu devam eden USD/TL kuru haftayı 19.00 TL seviyesinin üzerinde noktaladı. TL açısından haftanın en önemli konu başlığını ise PPK toplantısı oluşturuyor. TCMB’nin beklemede kalma ihtimali ile faiz indirimine gitme ihtimali eşit uzaklıkta görünüyor. Olası bir faiz indirimi reel faiz açısından bakıldığında TL için negatif bir tablo çizebilir ancak bunun göreceli düşük bir volatilite ile hareket eden TL üzerinde görünümü değiştirecek şekilde bir baskı oluşturma ihtimali düşük görünüyor. Öte yandan Cuma günü kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’ten yapılan açıklamada ise Türkiye’nin kredi notu yatırım yapılabilir seviyenin 5 kademe altı olan B olarak teyit edilirken görünümü ise negatifte kalmaya devam etti. Karar beklentilere paralel olduğu için anlamlı bir etkisini görmüyoruz.
Borsa İstanbul: BIST-100 endeksi yurt dışında satış baskısının finans sektörü öncülüğünde devam ettiği haftanın son işlem gününü %1,78 kayıpla noktalarken haftanın tamamındaki geri çekilme ise %4,6 olarak gerçekleşti. Küresel piyasalarda endişeler sürdükçe daralan risk iştahının TL varlıkları negatif etkilemeye devam etmesi olası görünüyor. Bu noktada piyasalar üzerindeki baskının azalmasına katkı sağlayabileceği için Credit Suisse - UBS anlaşmasının önemli olduğunu düşünüyoruz. Ancak yeni haftada Fed toplantısının bulunması ise volatilitenin bir kez daha yüksek seyredebileceğine işaret ediyor. Teknik açıdan bakıldığında endeksin 5500 ve 5320 dirençlerinin belirgin şekilde altında olması aşağı yönlü riskleri canlı tutuyor. Dolayısıyla yeni haftada bu seviyelerin aşılıp aşılamayacağı oldukça önemli. Aşağıda izlediğimiz en önemli destek seviyesini ise 5000 puan oluşturuyor.
BIST-30 en yakın vadeli VİOP kontratı
Günü 5660 puanda kapatan BIST-30 kontratlarında 5621, 5576, 5536 ve 5491 destek olarak izlenebilir. 5700, 5745, 5785 ve 5830 ise direnç noktalarını oluşturuyor.
USD/TL en yakın vadeli VİOP kontratı
Günü 19.1379 seviyesinde kapatan USD/TL vadeli işlem kontratlarında 19.119, 19.0805, 19.042 ve 18.9655 destek olarak izlenebilir. 19.157, 19.1955, 19.2335 ve 19.31 ise direnç noktalarını oluşturuyor.
Kaynak Ünlü & CO
Hibya Haber Ajansı