9758,91%0,20
35,45% -0,03
36,52% -0,01
3082,58% 0,28
4931,07% 0,29
Eski ABD Başkanı Donald Trump, uluslararası hukuku hiçe sayarak Grönland, Kanada ve Panama Kanalı üzerinde hak iddia eden açıklamalar yaparak, dünya politikasında yeni bir dönemin sinyallerini verdi.
Eski ABD Başkanı Donald Trump, uluslararası hukuku hiçe sayarak Grönland, Kanada ve Panama Kanalı üzerinde hak iddia eden açıklamalar yaparak, dünya politikasında yeni bir dönemin sinyallerini verdi. Trump, henüz koltuğa oturmadan yaptığı bu açıklamalarla, özellikle Grönland, Kanada ve Panama Kanalı üzerindeki egemenlik tartışmalarına yeniden dikkat çekti.
Trump, daha önce 2019’da Grönland’ı satın almak istediğini açıklamış, bu iddialar dünya çapında büyük yankı uyandırmıştı. Şimdi ise bu kez Kanada’nın ABD’nin kontrolüne geçmesi gerektiğini savunarak, bölgesel egemenlik iddialarına dair söylemlerini daha da sertleştirdi. Ayrıca, Panama Kanalı’nın yeniden ABD’ye ait olması gerektiğini belirterek, bu stratejik su yolunun yeniden kontrol edilmesinin önemini vurguladı.
Grönland: Ekonomik ve Stratejik Bir Hedef
Grönland, stratejik olarak önemli bir bölge olmasının yanı sıra doğal kaynaklar açısından da büyük potansiyele sahip. Adada petrol, maden ve diğer değerli yer altı kaynakları bulunuyor. Sadece 57 bin kişinin yaşadığı Grönland, Türkiye’nin yaklaşık üç katı büyüklüğünde bir alan kaplıyor ve yaklaşık yüzde 81’i buzla kaplı. Bu bağlamda Trump, hem askeri hem de ekonomik açıdan bu bölgeye sahip olmanın ABD için önemli bir kazanç olacağını belirtiyor.
Kanada ve Panama Kanalı Üzerindeki Hak İddiaları
Trump’ın Kanada’ya yönelik açıklamaları ise ABD’nin yakın müttefiki olan bu ülkenin gelecekteki durumu hakkında ciddi bir endişe yaratıyor. Trump, Kanada’nın ABD’nin yönetimine geçmesi gerektiğini öne sürerek, Kuzey Amerika’daki bölgesel hakimiyetini daha da pekiştirmek istediğini belirtti.
Panama Kanalı ise, geçmişte ABD’nin elinde bulunsa da 1999 yılında Başkan Jimmy Carter’ın imzaladığı anlaşma ile Panama’ya devredilmişti. Ancak, Trump, bugün Çin’in fiilen kanal üzerindeki etkisini artırdığı iddialarıyla birlikte, bu stratejik noktayı tekrar ABD’ye katma çağrısında bulundu.
Dünyanın Yeni Düzeninde Trump’ın Rolü
Trump’ın bu açıklamaları, "Cilalı Trump Devri" olarak adlandırılabilecek yeni bir dünya düzeninin habercisi olabilir. Birçok uzman, Trump’ın geçmişteki dış politika tutumlarının, küresel egemenlik ve ekonomik çıkarlar üzerine odaklandığını hatırlatıyor. Özellikle Trump’ın, geçmişteki "Amerika Birinci" yaklaşımını yeniden hayata geçirmeye çalıştığı görülüyor.
Bu açıklamalar, sadece ABD’nin dış politikasını değil, aynı zamanda küresel jeopolitik dengeleri de etkileme potansiyeline sahip. Trump’ın bu tutumları, diğer dünya güçleri tarafından nasıl karşılanacak, zamanla göreceğiz.
Sonuç olarak, Trump’ın Grönland, Kanada ve Panama Kanalı üzerindeki hak iddiaları, dünya politikasındaki dinamikleri değiştirebilir ve gelecekteki uluslararası ilişkilerde önemli bir dönüm noktası olabilir.