Merkez bankası, sürpriz faiz indirimleri döngüsü oluşturan bir hareket düzlemiyle beraber politika faizini 100 bps daha düşürdü ve yüzde 12’ye getirdi. Piyasa beklentisi medyan bazında faizin sabit tutulacağı yönünde olduğu için, konsensüs dışı bu hareketin sürpriz değişken etkisi üzerinde de takip eden süre içerisinde durmak gerekebilir. Kararın gerekçesi olarak, aynı bir önceki toplantının metninde olduğu gibi iktisadi faaliyetin ivme kaybının ve bu ortamda sanayi üretimi momentumunun korunabilmesi adına finansal koşulların destekleyici olması gerekliliği gösterilmektedir.
TCMB’nin politika açıklamasından öne çıkan noktalara bakacak olursak;
Bir haftalık repo faizi %12'ye indirildi (tahmin %13). Ekonomist tahminleri %12-13 arasında değişkenlik göstermekteydi.
Başta temel gıda olmak üzere bazı sektörlerdeki arz kısıtlamalarının olumsuz sonuçları, Türkiye'nin kolaylaştırdığı stratejik çözümlerle hafifletildi.
Merkez bankaları, finansal piyasalarda artan belirsizliklerle baş edebilmek için yeni destekleyici tedbirler ve araçlar geliştirme çalışmalarına devam etmektedir.
Temmuz ayının başından bu yana, dış talepteki zayıflama nedeniyle öncü göstergeler büyümede yavaşlamaya işaret ediyor.
3Ç22 için öncü göstergeler, azalan dış talep nedeniyle ekonomik aktivitede ivme kaybına işaret ediyor.
Küresel büyümeye ilişkin belirsizliklerin arttığı ve jeopolitik risklerin tırmandığı bir dönemde, sanayi üretimindeki büyüme ivmesini ve istihdamdaki olumlu eğilimi korumak için finansal koşulların destekleyici kalması önem arz etmektedir.
Enerji fiyatlarının yüksek seyri ve ana ticaret ortaklarında durgunluk ihtimali, cari denge üzerindeki riskleri canlı tutuyor.
Açıklanan makroihtiyati tedbirlerin etkisiyle politika faizi ile kredi faizleri arasındaki fark yakından izlenmektedir.
Kurul, sürdürülebilir fiyat ve finansal istikrarın güçlendirilmesine yönelik alınan ve kararlılıkla uygulanan tedbirlerin yanı sıra devam eden bölgesel çatışmanın çözümlenmesiyle dezenflasyon sürecinin başlamasını beklemektedir.
Güncellenen politika faiz düzeyi mevcut görünümde yeterlidir.
TCMB yaklaşık bir yıl önce 4 ay süren 500 bps tutarında bir gevşeme döngüsü oluşturdu, sonrasında liranın %50 üzerinde sert değer kaybı ve %20 seviyelerinden başlayan bir enflasyon katmanlanması gerçekleşti. Bu döngüden sonra birkaç ay süren aksiyonsuzluk sonrasında yeni bir gevşeme sürecine girilmiş görünüyor. Enflasyona göre düzeltilmiş faiz oranı, gelişen piyasa emsalleri arasında en düşük olan -68,2%'ye doğru daha derine inmiş oldu. Son politika toplantısından bu yana artan manşet ve çekirdek enflasyon Eylül ayında daha da artacağı için, buradaki durum düzelmekten daha da uzaklaşacaktır. Fed ve gelişen ülkelerdeki küresel sıkılaşma döngüsüne tezat olan para politikası görünümü, karşılaştırılabilir küresel faiz seviyeleri bakımından da Türkiye’nin dezavantajını artıracak. Bu konjonktürde liranın takip eden süreçte tarihi dip seviyelerini yenilemesi ihtimal dahilindedir ve bu Merkez bankasının endirekt müdahalelerine rağmen gerçekleşebilir.
Normalde Merkez bankaları cari ve gelecek koşulları değerlendirip faiz kararlarını alırlar. Faiz indirimlerinin devam etmesine yönelik perspektifi içeren güncellenen politika faiz düzeyi referansına bakacak olursak, her ay güncellenen faiz oranlarının iktisadi faaliyette daha fazla ivme kaybı işaretine karşılık bir gelecek yönlendirmesi niteliği taşıması konusu tartışmaya açıktır. Küresel olarak Merkez bankalarının aldığı kararlar, finansal koşulları sıkılaştırıyor. Döviz kuru, sermaye akımları gibi kanallarla bize olası yansımaları aslında Merkez bankasının da faizlerde daha sıkı kalmasını gerektirir. Ancak gerek OVP’deki referanslarla ekonomi yönetiminin, gerekse de liraizasyon stratejisinde Merkez bankasının buna bakış açısı küresel sıkılaşmanın ekonomik aktivite üzerinde risk yaratması üzerindendir. Bu konjonktürde büyümeyi önceliklendiğimiz için, faiz artırımı şeklinde değil faiz indirimi şeklinde cevap veriyoruz. Fed’in kararı sonrasında da bu adımla büyüme perspektifi de pekişmiş oldu. Seçim öncesi konjonktürde ekonomik büyüme olgusunun ön planda olacağını düşünecek olursak, TCMB’nin faizleri daha düşürme ihtimali bu hamle ile beraber artmıştır.
Politika Faizi ve Enflasyon Ayrımı… Kaynak: Bloomberg, TÜİK, TCMB
Enflasyonda olağan şüpheliler olarak halen jeopolitik gelişmelerin neden olduğu enerji maliyet artışlarının gecikmeli ve dolaylı etkileri, ekonomik temellerden uzak fiyat oluşumlarının etkileri ve küresel enerji, gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki artışların neden olduğu güçlü negatif arz şokları görülmektedir. Eğilim anketinde son ayda enflasyon beklentileri biraz stabilleşme göstermişti, hatta bir miktar aşağı da geldi. Ağustos enflasyon verilerinin bir miktar beklentilerin altında gelmesi, enerji fiyatları tarafında görünen gerileme, kurlarda bir dönem görülen görece yatay seyir, sermaye girişinin net hata noksan üzerinden de olsa gerçeklemesi gibi sebepler bunda etkili olmuş olabilir. 2022 yılsonu için bizim TÜFE enflasyon tahminimiz %71,5.
Merkez Bankası’nın enflasyon ve fiyat perspektifinde halen makroihtiyati tedbir kararları ön planda. Dolayısıyla enflasyonu frenlemek ve kredi büyümesini düzenlemek konusunda top halen alternatif politika araçları ve regülasyonlarda. Merkez Bankası’nın açıklamasında referans verilen noktalardan birisi politika – kredi faiz farkı. Son dönemdeki makroihtiyati tedbirler ile, parasal aktarım mekanizmasının işer olduğunu ortaya koymak amaçlanmıştı. Bu tedbirler ise bankalara getirilen bono alma yükümlülükleri ve belli oranda çevrim gerçekleştiremeyen bankalara daha fazla ZK tutma kuralları şeklinde tezahür edildiğinden dolayı, market mekanizması dahilinde bir durum yaratmamış, bankaların kredi fiyatlandırmasını komplike bir hale getirmiştir. İlerleyen süreçte bankaların kredi verme iştahlarına ve dolayısıyla reel sektör büyümesine, özellikle KOBİ bazında yansımalarını izleyeceğiz.
Büyüme konusunda ilk iki çeyrek itibariyle tatmin edici bir performans gözlenmiştir. Bununla birlikte, 3Ç22 itibariyle dış talepteki zayıflama, Temmuz ayının başından itibaren zayıflayan öncü göstergeler, jeopolitik risklerin ekonomik aktivite üzerindeki olumsuz etkileri, küresel büyüme tahminlerinin aşağı yönlü güncellenmeye devam etmesi ve bütün bu faktörler ışığında küresel resesyona doğru yol alınması ivme kaybını derinleştirici bir etki yaratacaktır.
Para politikasının hükümetin ekonomi perspektifi ile enflasyon, küresel parasal sıkılaşma faktörleri arasında geleneksel olmayan bir eğilimde devam ettirileceği anlaşılıyor. Sonuç olarak; Merkez Bankası’nın faizlerde indirime devam etmesi beklenebilir. Bir sonraki PPK toplantısı 20 Ekim'de yapılacak.
Kaynak: Tera Yatırım-Enver Erkan
Hibya Haber Ajansı