9132,8%1,12
34,54% 0,23
36,42% 0,22
2958,46% 0,81
4958,14% 0,59
Uzmanlar siyasi seçim dönemlerinde, genellikle insanların duygusal ve psikolojik açıdan yoğun bir süreç yaşadıklarını söylüyor.
Uzmanlar siyasi seçim dönemlerinde, genellikle insanların duygusal ve psikolojik açıdan yoğun bir süreç yaşadıklarını söylüyor. Seçim dönemlerinde birçok farklı faktörün, insan psikolojisini olumsuz etkileyebileceğini kaydeden Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, “Sürekli olarak karşı siyasi içeriklere maruz kalmak, kaygı ve öfke yaratabilir. Medya ve sosyal medya kısıtlamaları, ruhsal ve duygusal dengeyi korumaya yardımcı olabilir. Ayrıca kişinin kendine ayırdığı vaktin kaliteli bir düzende artması da ruh sağlığının korunması açısından önemlidir. Spor yapmak, doğa yürüyüşüne çıkmak, hobilerle uğraşmak gibi aktiviteler bu açıdan kişiyi destekleyecektir.” önerilerinde bulundu.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, içinde bulunduğumuz seçim döneminin insan psikolojisi üzerinde ne gibi etkilere sebep olabileceğine dair değerlendirmelerde bulundu.
Seçimler kendini ifade edebilme hakkıdır
Türkiye'deki siyasi seçim dönemlerinin, genellikle insanların duygusal ve psikolojik açıdan yoğun bir süreç yaşadıkları zaman dilimleri olduğunu belirterek sözlerine başlayan Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, “Seçimler, toplumdaki insanların politikaları, yönetici tercihleri ve ülke yönetimini göz önünde bulundurma hakkını ifade etme şansını sunar. Dolayısı ile seçim sürecinde söz sahibi olan birey, kendini ifade edebilme hakkı ile birlikte değerli hissetme duygusunu da yaşamaktadır.” dedi.
Seçim öncesi ‘heyecan ve umutsuzluk’ duyguları ağır basıyor
Türkiye'deki seçimlerde, siyasi partilerin ve adayların seçim kampanyalarının oldukça yoğun olduğunu ifade eden Çekin, “Seçimlerdeki birlik ve beraberlik dönemleri yoğun dayanışma ve heyecan duygularını oluşturabildiği gibi insanların psikolojisini olumsuz da etkileyebilmektedir.” açıklamasında bulundu ve seçim zamanlarında ortaya çıkan üç dönemden bahsetti.
Çekin seçim öncesi dönemi ‘heyecan ve umutsuzluk duygularının ağır bastığı bir evre’ şeklinde tanımlayarak “Umutların yükselme potansiyeline sahip olduğu kadar, aynı zamanda kaygı ve umutsuzluk sürelerini da tetikleyebilir. Destekledikleri aday veya parti için heyecanlı olanlar, umutlarını beslerken, desteklemedikleri aday veya parti nedeniyle hayallerini sürdüremeyen ve umutsuz olan bir kesim de olabilmektedir.” ifadelerini kullandı.
Umutsuz seçmen gelecek kaygısıyla yoğun anksiyete yaşayabilir
Seçim döneminin stresli bir zaman dilimi olabileceğini kaydeden Çekin, “İnsanlar, ülkenin geleceği hakkında ve seçim sonuçlarının, hayatlarını nasıl etkileyeceği konusunda endişe duyabilirler. Ayrıca, seçimlerde adayların ve partilerin kullandıkları dil, bazen kutuplaştırıcı ve agresif olabilir. Bu da stres ve kaygı hissi yaratabilir. Bununla birlikte umutsuz olan seçmen gelecek kaygısı içerisine girdiği zaman ise yoğun anksiyete yaşayabilir. Adayların ve partilerin beklentilerinin altında performans göstermesi veya seçim sonuçlarının, seçmenlerin istedikleri hedeflerden aşağıda kalması seçmenlerde ahlaki bozulmayı beraberinde getirebilir.” şeklinde konuştu.
Kutuplaşma farklı bakış açılarının göz ardı edilmesine neden olabilir
Seçim sonrası dönemde ise kutuplaşmaya neden olabilecek bir atmosfer oluşabileceğine dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, “İnsanlar, farklı siyasi görüşlere sahip oldukları için ayrışabilirler. Bu ayrışma, insanların birbirine bağlanmasına karşı düşmanca hissetmelerine neden olabilir ve toplumdaki huzur ve uyumun bozulmasına yol açabilir. Ayrıca kutuplaşma, insanların bilgi seçimlerinde kendi görüşlerine yakın kaynaklara yönelmesine ve farklı bakış açılarını göz ardı etmesine de neden olabilir.” uyarısında bulundu.
Bilinçli medya kullanımı ruh sağlığı için önemli
Seçim dönemlerinin, politikacıların tartışmaları, vaatlerini içeren kampanya süreçleri ve geleceğe yönelik belirsizlikler nedeni ile stresli bir zaman olabileceğine değinen Çekin, bu süreçte bireyin kendi ruh sağlığını koruyabilmesi adına birtakım önlemler alabileceğini söyledi. Çekin bu önlemleri şöyle sıraladı:
“Özellikle haberleri takip etmek önemli olsa da, sürekli olarak siyasi haberlere maruz kalmak endişe ve stres seviyesini artırabilir. ‘Bilinçli medya kullanımı’ yaparak yani belli bir zaman aralığında haberleri izlemek, güvenilir bilgi edinmeye özen göstermek ve yanıltıcı veya duygusal içeriklere maruz kalmaktan kaçınmak önemli bir yere sahip. Bu tarz haber içeriklerinde daha çok farklı görüşü değerlendirmek, analiz etmek ve eleştirel düşünceyi kullanmak bilişsel esnekliğimiz açısından da faydalı olacaktır. Bu sayede birey farklı görüşlere sahip bireylerle olan ilişkilerinde daha dengeli bir ortam yaratabilir. Burada empati yapabilmek de önemli bir yer tutuyor. Böylece sağduyulu bir iletişim de gerçekleşmiş olur.”
Sosyal medya stres kaynağı olabilir
Seçimin başlangıcında hızlı ve geniş bir bilgi koruması sağlasa da sosyal medyanın, aynı zamanda stres kaynağı olabileceğinin altını çizen Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin sözlerini söyle tamamladı:
“Sürekli olarak karşı siyasi içeriklere maruz kalmak, kaygı ve öfkeye neden olabilir. Medya ve sosyal medya kısıtlamaları, ruhsal ve duygusal dengeyi korumaya yardımcı olabilir. Ayrıca kişinin kendine ayırdığı vaktin kaliteli bir düzende artması da ruh sağlığının korunması açısından önemlidir. Spor yapmak, doğa yürüyüşüne çıkmak, hobilerle uğraşmak gibi aktiviteler bu açıdan kişiyi destekleyecektir.”
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı