9367,77%3,72
34,58% 0,33
36,23% 0,01
2987,83% 0,88
4956,37% 0,00
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Dünya Alzheimer Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada alzheimer hastalığının nedenleri ve tedavi yöntemlerine ilişkin değerlendirmede bulundu.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Dünya Alzheimer Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada alzheimer hastalığının nedenleri ve tedavi yöntemlerine ilişkin değerlendirmede bulundu.
Dünya'da Alzheimer’ın yayılma hızında Türkiye’nin beşinci sırada olduğunu söyleyen Tarhan, bu durumun nüfusun hızlı yaşlanmasıyla ilgili olduğunu söyledi.
Tarhan, alzheimerın önlenmesinde yaşam şeklinin önemini vurgulayarak, “Beyin kullan ya kaybet kuralıyla çalışıyor. Beyin kullanılmadığı zaman köreliyor. Uzun süre alçıda kalan kol incelir. Beynimiz de öyle. Ya kullan ya kaybet. Zihinsel zorlayıcı ve ilginç aktivitelerle meşgul olmak, rutinin dışına çıkmak önemlidir.” ifadelerini kullandı.
Alzheimer’ın kalp, tansiyon gibi sadece bireyi değil tüm yakın çevresini etkileyen bir hastalık olduğunu kaydeden Tarhan, “Alzheimer aile hastalığıdır. Bütün aileyi etkiliyor, bakım artıyor sosyal davranışlar değişiyor, kişi artık evini bulamamaya başlıyor. Aile fertlerinin Alzheimer’ı yönetmesi gerekiyor.” dedi.
“Tedavisiz depresyon unutkanlığa yol açıyor”
Tarhan; unutkanlık, alzheimer ve demansın birbirleriyle bağlantılı olduğunu, bu bağlantının da yumurta tavuk ilişkisine benzetilebileceğini belirterek, “Alzheimer, unutkanlık ve mutluluk dediğimiz üçgen. Genellikle Alzheimer hastalığında bu ikisinin rolü var. Bir kimsenin kronik depresyonunun olması ve mutluluğun az olması demek. İkincisi de zaten kronik depresyonda beynin bilgi depolama rezervleri zayıflıyor. Tedavisiz kalan depresyonda bilgi depolama rezervleri kullanılmaya kullanılmaya yavaşlıyor, köreliyor. Bu da unutkanlığa sebep oluyor.” diye konuştu.
“Kronik depresyon ve Alzheimer ilişkisine dikkat”
Kişinin yatkınlık genleri taşıması ve depresyonun tedavisiz kalması durumunda Alzheimer için risk oluşabileceğine değinen Tarhan, “Kronik depresyonlularda genel Alzheimer oranı genel ortalamanın 3-4 misli daha üstünde. Fakat her kronik depresyon Alzheimer’a dönüşür demek değildir bu. Depresyonla Alzheimer’ın nedensellik bağı var. Fakat bu yüzde 100 Alzheimer olacak demek değil, sadece risk artırıyor. Tıpkı diyabeti olanlarda kalp hastalığı riskinin yüksek olması gibi. Risk yüksektir ama her diyabetli kalp krizi geçirmiyor. Fakat riski artırıyor.” ifadesinde bulundu.
“Kalbe iyi gelen beyne de iyi geliyor”
Tarhan, Alzheimer’ın önlenmesinde yaşam şeklinin de önemli olduğuna değinerek, “Kalbe iyi gelen beyne de iyi geliyor. Kalp sağlığıyla ilgili böyle yaşam önerileri kardiyologlar ve dahiliye uzmanları tarafından tavsiye edilir. Bu tavsiyeler, aynı zamanda büyük oranda beyin dostudur ama sadece bunlar yetmiyor.” dedi.
Beyin sağlığının korunmasında fiziksel aktivitelerin de çok işe yaradığını ifade eden Tarhan, “Günde 5 bin adım yapılan yürüyüş kalp ve beyin dostudur. 40 yaşından sonra herkesin günde en az 5 bin adım yürümesi gerekiyor. 5 bin adımı doldurmuyorsa ileri yaş için risk vardır.” diye konuştu.
“Dünyanın en önemli halk sağlığı sorunu olacak”
Alzheimer’la ilgili istatistik çalışmalarına değinerek şu anda dünyada 50 milyon civarında Alzheimer tanısı alınmış kişi olduğunu belirten Tarhan, bu rakamın 2050 yılında 150 milyona çıkacağının ön görüldüğünü kaydetti. Tarhan, “Alzheimer hastalığı dünyanın gelecekteki en önemli halk sağlığı sorunu olmak üzere” uyarısında bulundu.
“Beynin iyi kullanılması Alzheimer’ı önleyebilir”
Tarhan, Alzheimer’ın önlenmesinde beynin iyi kullanılmasının önemini vurgulayarak, “Beyin sinir sisteminin merkezi olarak hizmet eden bir organdır. Kolumuzu ya da bacağımızı yanlış kullanırsak sakat oluruz. Aynı şey beyin için de geçerli. Beynimizi kullanabilmek, Alzheimer’da en önemli kritik bilgidir. Beyni kullanmayı bilen bir yaşantıda Alzheimer’la ilgili risk bile varsa Alzheimer olmuyor. Çünkü beynimiz bir kuyu gibidir. Kuyudan su çektikçe kuyu nasıl açılırsa beynimiz de kullandıkça açılır.” ifadesini kullandı.
“Rutin ve konfor beyni köreltir”
Beynin kullan ya kaybet kuralıyla çalıştığını kaydeden Tarhan, “Beyin kullanılmadığı zaman köreliyor. Uzun süre alçıda kalan kol incelir. Beynimiz de öyledir. Ya kullan ya kaybet. Zihinsel zorlayıcı ve ilginç aktivitelerle meşgul olmak, rutinin dışına çıkmak önemlidir. Rutin beyni köreltir. Konfor beyni köreltir. Konforlu yaşam beyni köreltir. Onun için zihinsel olarak zorlayıcılık gereklidir.” dedi.
“Gündüz şekerlemesi erken belirti olabilir”
Tarhan, Alzheimer’ın en erken belirtisinin daha önce gündüz uyuma alışkanlığı olmayan bir kimsenin gündüz şekerlemelere başlaması olduğuna dikkat çekerek, şunları söyledi:
“50 yaşından sonra bir kimse durup dururken uyuklamalara başlıyorsa Alzheimer’ın öncüsü olabilir. Unutkanlığı küçümsememek gerekiyor. Yaşa bağlı unutkanlıklar vardır. Bu normaldir. Ama ‘Bu yaşa geldik bu kadar unutkanlık olur’ dememek gerekiyor. Eğer aileden anne ya da babadan birisinde unutkanlık varsa diyelim 50 yaşına gelmiş birinde unutkanlık başlamışsa dikkat etmek gerekiyor. Bu tip hastalar için teste başlıyoruz. Bu testte yaş grubu normatif veri tabanı var. Bazılarının beklentisi çok yüksek oluyor. Unutkanlık var aslında yaşa uygun unutkanlığı ama beklentisi çok yüksek. O ‘Hiçbir şey unutmayacağım’ diyor. Bu mümkün değil.”
Hastanın uzmanından tedavi desteği alması gerektiğini söyleyen Tarhan, “Aile bunu yapamıyor ve düzeltmeye çalışıyorsa hasta o da daha çok hata yapmaya başlıyor. Öyle durumlarda daha çok soğukkanlı olarak onu anladığınızı hissettirmek önemlidir. Odasındaki yatağın yerini değiştirilse paniğe kapılır, eşyaların yeri değişirse paniğe kapılır. Onun için Alzheimer hastaları bakım ister, onun için bu da tedavinin bir parçasıdır.” ifadesini kullandı.
Hibya Haber Ajansı