9724,50%-0,42
35,19% 0,30
36,73% 0,92
2968,28% 1,32
4806,92% 0,71
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, BM 77. Genel Kurulu sırasında Mavi Pasifik Ortaklığı (PBP) Dışişleri Bakanları Toplantısı’na başkanlık etti.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, BM 77. Genel Kurulu sırasında Mavi Pasifik Ortaklığı (PBP) Dışişleri Bakanları Toplantısı’na başkanlık etti.
Blinken, toplantıda ABD’nin Pasifik bölgesinin kalkınması için çaba harcamanın yanı sıra, iklim değişikliğiyle mücadele ve altyapı inşasını güçlendirme gibi konularda da bölge ülkeleriyle işbirliği yapacağını belirtti. Blinken’in söz konusu açıklaması, kamuoyunda eylül ayında Washington’da yapılacak 1. ABD-Pasifik Ada Ülkeleri Zirvesi’ne hazırlık olarak değerlendirildi.
Mavi Pasifik Ortaklığı, haziran ayında ABD, İngiltere, Avustralya, Japonya ve Yeni Zelanda tarafından kuruldu. Hindistan ise gözlemci ülke statüsüne sahip. Söz konusu ülkeler, Pasifik ada ülkeleriyle iklim değişikliği, denizlerin güvenliği ve sağlık gibi alanlardaki işbirliğini güçlendireceklerine iddia etseler de ortaklığın asıl amacının bununla sınırlı olmadığı aşikar. ABD basınında yer alan haberlerde, PBP’nin esas gayesinin, Çin’in Güney Pasifik bölgesinde yükselen etkisine karşı koymak olduğu ifade edildi.
ABD, yılın başından bu yana Pasifik ada ülkelerine yönelik diplomatik faaliyetlerini yoğunlaştırdı. Blinken, şubat ayında Fiji’yi ziyaret ederek, 37 yıl sonra bu ülkeye giden ilk ABD dışişleri bakanı oldu. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Hint-Pasifik Koordinatörü Kurt Campbell de nisan ayında Solomon Adaları’nı ziyaret etti. Bunun yanında, ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris, temmuzda Pasifik bölgesinde iki yeni büyükelçiliğin açılacağını ilan etti, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman da ağustos ayında Pasifik ada ülkelerini ziyaret etti.
Peki, uzun yıllardır, ABD’nin jeopolitik haritasında pek dikkat çekmeyen Güney Pasifik bölgesi, neden şu an odak noktası haline geldi? ABD Temsilciler Meclisi Üyesi Steven Chabot’a göre, Çin ile Solomon Adaları arasında bu yılın başında imzalanan iki taraflı güvenlik anlaşması, ABD’nin telaşlanmasına yol açtı. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Hint-Pasifik Koordinatörü Kurt Campbell de yaptığı konuşmada, ABD’nin Pasifik bölgesindeki faaliyetlerini yoğunlaştırmasının arkasında “inkar edilemez bir stratejik faktör” bulunduğunu belirtti. Campbell, konuşmasında Çin’den de bahsetti.
Belli ki, ABD’nin asıl amacı zıtlaşma yaratmak. Ancak Pasifik ülkeleri, bu teşebbüsleri pek de hoş karşılamıyor. Fiji Başbakanı Frank Bainimarama, yaptığı bir konuşmada, “Duyduğumuz en büyük kaygı, jeopolitik değil; iklim değişikliği.” ifadelerini kullandı.
Avustralya merkezli düşünce kuruluşu Lowy Enstitüsü’nden Pasifik adaları uzmanı Mihai Sora, Pasifik liderlerinin jeopolitik bir rekabette piyon olarak kullanılmaktan nefret ettiklerini belirtti.
Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. ABD’nin dış yardım konusundaki karnesine bakınca, vaatlerinin genelde lafta kaldığını görmek zor değil. Dolayısıyla Pasifik’teki ada ülkelerinin tamamının zihninde, ABD’nin taahhütleri konusunda soru işaretleri bulunuyor.
Bununla birlikte, ABD’nin Pasifik ada ülkelerine hala borçlu durumda. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, ABD ve İngiltere, bu ülkelerde nükleer test sahaları kurarak, yerel halka büyük zararlar getirdi. ABD ve İngiltere, geçmişte işledikleri suçlardan dolayı hiçbir zaman özür bile dilemedi; aksine iki ülke, sömürgeci bir zihniyetle bu ülkeleri kendi nüfuz alanına dahil olarak görüyor, bu ülkelerin diğer ülkelerle bağımsız olarak normal ilişkiler sürdürmesine müsaade etmiyor.
Pasifik ada ülkelerinin şu an en acil görevinin, iklim değişikliği ve COVID-19’un getirdiği meydan okumalarla mücadele etmek olduğu belirtildi.
ABD, Pasifik ada ülkelerinin kalkınmasına gerçekten yardımcı olmak istiyorsa sözlerini tutmalı, jeopolitik amaçlı çeşitli siyasi koşullar ortaya koymak yerine, bölge ülkelerinin bağımsız şekilde dış temaslar kurma hakkına saygı göstermeli, onlarla eşitlik ve karşılıklı yarara dayalı bir işbirliği yürütmeli. Dünya ABD’nin vaatlerini dinlemeyi değil, samimi eylemlerini görmeyi bekliyor.
Kaynak: Çin Uluslararası Radyosu
Hibya Haber Ajansı