9724,50%-0,42
35,19% 0,30
36,73% 0,92
2968,28% 1,32
4806,92% 0,71
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Onur Noyan, çocuklarda ve ergenlerde oyun bağımlılığına ilişkin değerlendirmede bulundu.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Onur Noyan, çocuklarda ve ergenlerde oyun bağımlılığına ilişkin değerlendirmede bulundu.
Doç. Dr. Onur Noyan, internet, akıllı telefonlar ve dijital oyunların hem çocuk ve ergenlerde hem de yetişkin bireylerde yapay da olsa keyif veren, duyguların bastırılması ya da açığa çıkmasında etkili, bağımlılık yapabilen bir araç olarak kullanıldığını söyledi.
Özellikle çocukların, pandemi ile birlikte zamanlarının çoğunu ekran karşısında, sosyal medya ve özellikle internet üzerinden oynanan çevrimiçi/çevrimdışı yani online ya da offline olarak da adlandırılan oyunlar ile geçirdiğini kaydeden Doç. Dr. Onur Noyan, şunları söyledi:
“Tekrar eden davranışların bağımlılığa dönüştüğü değerlendirildiğinde, çok çaba sarf etmeden, kısa yoldan haz elde etmek çocuklar için çok daha cazip hale gelecek ve ekran karşısında geçirilen süre artacaktır. Bir süre sonra akranları ile yüz yüze ya da karşılıklı oyun oynamaktan keyif almamaya başlayacak ve sanal ortam üzerinden oynanan oyunlara eğilim göstermeye başlayacaklardır. Özellikle beyin gelişimi devam eden çocuklar ve ergenlerde fren merkezi olarak tanımladığımız beynin ön tarafının (Frontal bölge) tam olarak gelişmemiş olması sebebi ile çocuklar ve ergenler biyolojik olarak kendilerini durdurmakta zorlanmaktadırlar.”
Çocuk ve ergenlerin beyinde gelişen biyolojik değişiklikler ile kendilerini durdurmakta zorlanmaya başlayacaklarını ve çeşitli sorunlar ortaya çıkacağını ifade eden Doç. Dr. Onur Noyan, “Oyun oynarken geçirilen zamanın giderek artması, oynamadığı zamanlarda aklının bir köşesinde sürekli oyun oynamak için fırsat yaratma düşüncesinin olması, oyun oynamasının engellendiği zamanlar büyük bir sıkıntı ve öfke duyması hatta şiddet eğilimi göstermesi bağımlılık belirtileridir” uyarısında bulundu.
Çocuk ya da ergenin bağımlı olduğunun bazı davranışlarla fark edilebileceğini kaydeden Doç. Dr. Onur Noyan, “Çocuklar sorumluluklarını yerine getirmekte sorun yaşarlar, ders başarıları azalır, arkadaşlık ilişkileri bozulmaya başlar, içe kapanma, davranış değişiklikleri, can sıkıntısı, özgüven eksikliği, beğenilme arzusu, karamsarlık, ani öfke atakları gözlenebilir. Çocukların aileleri ile geçirdikleri süre azalmaya başlar, ilgi alanlarına ilgisi azalmaya başlar” diye konuştu.
Çocukların arkadaşları ile birlikte oyun oynamaya başladıklarını, arkadaşlarının oynadığı oyunların dışında kalmak istemediklerini ifade eden Doç. Dr. Onur Noyan, “Çocuklar rakiplerini yener, seviye atlar, hedefine ulaşır ve sonuç olarak başarılı olur. Ortak oynanan oyunlarda kimin hangi ‘seviyede’ olduğu önem kazanır. Gerçek hayatta elde edemediği başarıyı oyunda elde eder. Oyunda arkadaş edinir, sözünü dinleyen birisi olur. Kendini kabul ettirmeye çalışır. Her ne kadar sanal olsa da çocukların oyun sırasında elde ettikleri ‘başarı’ haz verir. Çocuk kendisini iyi hissettiğini öğrenir. İyi hissetmek, kaçmak için oyun oynamaya devam eder. Devam ettikçe bütün hayatı oyun olmaya başlar. Dış dünyanın olası kötü davranışlarına maruz kalır, zorbalık karşılaşabileceği en büyük risktir. Şiddet içeren oyunlarla fazla zaman geçiren ergenler için şiddet davranışı normalleşmeye başlar. Kendisine ve çevresine şiddet içeren davranışlarda bulunabilir.” şeklinde konuştu.
Ailelerin teknolojik bağımlılıkla mücadele etmek için yapması gerekenlere değinen Doç. Dr. Onur Noyan, bunları şöyle sıraladı:
Farkındalık: Öncelikli olarak aileler çocuklarının ne oynadığından haberdar olarak ve oynanan oyunun çocuklarının yaşına uygun olup olmadığını kontrol ederek başlamalılar. Şiddet içeren oyunların yaş kısıtlamalarına dikkat ederek izin vermeliler. Ebeveyn kontrol uygulamaları ile süre, içerik kısıtlaması yapmak ve bunları takip etmek çok önemlidir.
İletişim: Sağlıklı iletişim kurmak, konuşmasına izin vermek birincil olarak dikkat edilmesi gereken davranışlardır. Koşullu mesajlar vermeden çocuklara saygı ve sevgiyi göstermek. Öncelikle anlamaya çalışmak, yanlış düşünüyor olsa bile sorunları fazla müdahale etmeden iletişim ile çözmeye çalışmak. Ne yaptığını bilmek, takip etmek, kimlerle iletişimde olduğunu bilmek çok önemlidir.
Kaliteli zaman geçirme: Çocuklarla birlikte olumlu duygular açığa çıkarmaya yardımcı aktivitelere katılmak. Parklara, spor merkezlerine, gençlerle sinema, tiyatroya ve maçlara gitmek.
Oyun:Çocuklarla birlikte gerçek zamanlı, teknolojinin dahil olmadığı, klasik karşılıklı ve ailecek oyunlar oynamak.
Model olma: Ebeveynler diğer aile üyelerine örnek olmalıdırlar. Evde bilgisayar üzerinden yapacakları işleri “çok acil” olsa bile çocukların yanında yapmamak, “teknolojiyi” belirli zaman aralıklarında ve kısa süreli kullanmak, birlikte kitap, gazete, dergi okuma saatleri planlanmak.
Sorumluluk verme: Yaşına uygun ev içerisinde yapabileceği sorumluluklar vermek ve bunları takip etmek
Sınır koyma: 3 yaşından önce çocuklarını bilgisayar, laptop, i-pad ve akıllı telefon ile tanıştırmamak,
3-6 yaş arasında aile gözetiminde eğitim amaçlı kullanıma izin vermek
6-9 yaş arasında aile gözetiminde eğitim amaçlı ve aile oyunları için günlük 2 saat süre kısıtlaması yapmak, şiddet içeren hiçbir oyunu oynamasına izin vermemek,
9-12 yaş arasında özel cihazı olmadan en fazla 2 saat kullanmasını sağlamak,
12-18 yaş arasında aile takibe devam etmeli ama bireysel sorumluluğunda olmalı.
Önlem alma: Güvenli internet bağlantısı kullanımı sağlamak, arkadaşlarını tanımak, internet kullanımı takip etmek, medya okuryazarlığı gelişmesine yardımcı olmak. Olumsuz yaşam olayları ile baş etme becerisi gelişimini takip etmek, yetersiz ise destek almak.
Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Onur Noyan, sözlerini şöyle tamamladı:
“Sonuç olarak hayır diyebilen, özgüveni yerinde, bağlanma problemleri olmayan, sağlıklı baş etme biçimleri geliştirmiş, spor, hobi ve aktivite ile kendi duygularını ifade eden, sanattan keyif alan, sanal mecra yerine gerçek hayattaki başarılar peşinde koşan çocuklar yetiştirmek birincil hedefimiz olmalıdır.”
Hibya Haber Ajansı