9549,89%1,94
34,53% 0,17
36,00% -0,63
3009,75% 1,62
5006,70% 1,01
İBB Şehir Tiyatroları, klasiklerin ardından İstanbul Şiirle Buluşuyor temasıyla, şiirimizin ustalarını seyircisiyle buluşturmaya başladı. İlk şair, Edip Cansever ve Oteller Kenti şiirleri oldu. Müze Gazhane Meydan Sahne’de prömiyerini
İBB Şehir Tiyatroları, klasiklerin ardından İstanbul Şiirle Buluşuyor temasıyla, şiirimizin ustalarını seyircisiyle buluşturmaya başladı. İlk şair, Edip Cansever ve Oteller Kenti şiirleri oldu. Müze Gazhane Meydan Sahne’de prömiyerini yapan oyun, her ayın ikinci pazarı seyirciyle buluşmayı sürdürecek.
İkinci Yeni ekolünün bir başka şairi Cemal Süreya’nın “Yeşil ipek gömleğinin yakası / Büyük zamana düşer./ Her şeyin fazlası zararlıdır ya, / Fazla şiirden öldü Edip Cansever” dizeleriyle anlattığı Edip Cansever’in hayattayken basılan son şiir kitabı Oteller Kenti, İBB Şehir Tiyatroları İstanbul Şiirle Buluşuyor dizi etkinlikleri kapsamında sahneye taşındı. İkinci Yeni akımının önde gelen şairlerinden olan ve “Oteller Şairi” olarak isimlendirilen üç şair arasında yerini alan Cansever’in Oteller Kenti şiirini Hümay Güldağ düzenleyip yönetti. Yardımcı yönetmenliğini Hüseyin Köroğlu’nun yaptığı oyunda, Hümay Güldağ ve Hüseyin Köroğlu ile birlikte Aslı Şahin sahnede yer alıyor.
Oteller Kenti’nin müzik tasarımı Hüseyin Tuncel’e, dekor tasarımı Cihan Aşar’a, kostüm tasarımı Ahsen Nur Yaman’a, efekt tasarımı Metin Küçükyılmaz’a, ışık tasarımı Uğur Yıldız’a, görsel tasarımı Yakup Altay’a ve koreografisi Arda Alpkıray’a ait.
Oteller Kenti’nin canlı müziklerini piyanoda Orçun Tekelioğlu ve solist Berfu Aydoğan birlikte icra ettiler.
Bir insan ve bir kent “otel”e dönüşüyor
Oteller Kenti Edip Cansever’in dramatik ve uzun şiirleri arasında yer alır. Bu anlamda şiire ve sonradan İkinci Yeni olarak adlandırılan ekole de yeni bir soluk getirmiştir. Şiirin anlam ve imgelem dünyasında, insanın “iç” ve “dış” çevresini birlikte anlatmayı yeğleyen şairin “çok sesli” şiirinde her obje, mekân ve insanın kendisi konuşur. Ancak bu çok seslilik, insanın yalnızlığını ve yabancılığını “gizleyen” bir örtü gibidir. Cansever, bu örtüyü kaldırır ve geri plandaki bu “sessizliğe” ses olur. Oteller Şairi olarak anılması, giderek bir insanın, bir kentin ve hatta dünyanın bir “otel”e dönüşmesi bağlamında kurduğu imgesel evrendir. Öyle ki, “Anlamadığım şu / Ben neden bir otel kâtibiyim / Eskiyim, renksizim, kimsesizim” diyen Şair’in kendisi de bir “otel”e dönüşür. Salah Birsel’in yorumu da doğrular bu denklemi: “Edip’e göre dünya koskoca, uçsuz bucaksız, aynak oynak bir oteldir. İnsanlar da öyledir. Bir otel odasında, odaların soluk alışverişlerine yüreklerini uydurmuşlardır”
Yönetmen Hümay Güldağ, bir otelin lobisinde, eşyaların üzerindeki örtünün kalktığı anlatıda, “zaman”ın katmanlarından sıyrılarak Cansever’in kurduğu “dil”e de bir gönderme yapıyor. Şairin caz müziğini sevdiği bilgisinden hareketle oluşturulan repertuvarda, Orçun Tekelioğlu ve Berfu Aydoğan’ın harika müzikleriyle başlayan oyun, giderek seyirciyi de bir “otel”in içine alıyor. Müzik, anlatının her aşamasında, şiir aralarında hikâyeyi ilerleten, dinlendiren ve dillendiren bir unsur olarak yer alıyor.
Yönetmen Hümay Güldağ, Oteller Kenti’ni şöyle tarif ediyor: “Cansever’in hayatı ve insanları otel imgesiyle aktardığı bu ırmak şiirde, anılarıyla yaşayan Bayan Sara’nın iç dünyasında belki kendinizi bulacak; farklı, rengârenk sorular soracaksınız. Belki de, sadece, kendinizi şairin ezgisinin akışına bırakacaksınız” Bu akışta, bir “otel”e ait kalmış insanların “çıkışsız”lığına tanık oluruz: “Dışarı çıkamadık / Çünkü hep dışardaydık / İçeri girmedik / Çünkü hep içerdeydik / Bir oteldik ki hepimiz / Öylece otel kaldık”
Bir dönem babasının Kapalıçarşı’daki dükkânında turistik halı ve kilim satan Edip Cansever’in, bir “oteller semti”ne dönüşen Tarihi Yarımada’nın bugünkü durumunu öngörmüş olmasını da ayrı bir parantezde değerlendirmek gerekebilir.
Müzik, şiir ve tiyatro bir arada!..
Bayan Sara (Hümay Güldağ) bir otelin “nesneler dünyası”nda, yaşadığı “insansız evren”de kendi yalnızlığından ve yabancılığından kaçıp anılara sığınırken, otelle ve oteldeki eşyalarla kendince bir “dil” ve “özdeşlik” kurar. Bir dansçı (Aslı Şahin), bavulun içinden çıkıp zamanın tortusunu eşyaların üzerinden alırken, zamansız bir saat de işlemeye başlar. Bu evrende Metrdotel (Hüseyin Köroğlu), Bayan Sara’nın en yakınındaki insandır.
Oteller Kenti, Edip Cansever’in Oteller Kenti şiirine müziğin, dansın ve oyunculuğun yorumuyla farklı bir sahneleme kazandırıyor. Genel Sanat Yönetmen Yardımcımız Emrah Özertem, oyunun prömiyerinde İstanbul Şiirle Buluşuyor etkinliklerinin devam edeceğini söyledi ve Ocak Ayında Nazım Hikmet’in doğumunun 121. Yılı dolayısıyla Nazım Hikmet’in şiirleriyle İstanbullularla buluşacağının müjdesini verdi.
Oteller Kenti her ayın 2. Pazar günü saat 18.00’de Müze Gazhane Meydan Sahne’de seyircisiyle buluşmaya devam edecek.