9724,50%-0,42
35,19% 0,30
36,73% 0,92
2968,28% 1,32
4806,92% 0,71
Türkiye çalışmaları TÜSİAD – Sabancı Üniversitesi Rekabet Forumu tarafından yürütülen Dünya Ekonomik Forumu “2023 İşlerin Geleceği Raporu” yayınlandı
Türkiye çalışmaları TÜSİAD – Sabancı Üniversitesi Rekabet Forumu tarafından yürütülen Dünya Ekonomik Forumu “2023 İşlerin Geleceği Raporu” yayınlandı
Dünya Ekonomik Forumu’nun hazırladığı ve Türkiye çalışmaları TÜSİAD – Sabancı Üniversitesi Rekabet Forumu tarafından gerçekleştirilen “2023 İşlerin Geleceği Raporu” sonuçlarına göre 2027 yılına kadar işlerin yaklaşık %23'ünün değişmesi, bunun 69 milyonunun yeni iş, 83 milyonunun da artık mevcut olmayan iş olması bekleniyor. En hızlı büyüyen işlerin yapay zeka ve makine öğrenimi uzmanlığı, sürdürülebilirlik uzmanlığı, iş istihbarat analistliği ve bilgi güvenliği uzmanlığı olacağı tahmin edilirken; en yüksek mutlak büyümenin de eğitim, tarım ve dijital ticarette olacağı öngörülüyor.
Dünya Ekonomik Forumu tarafından geleceğin iş ve becerilerinin haritalandırıldığı ve bu yıl Türkiye’nin, TÜSİAD - Sabancı Üniversitesi Rekabet Forumu anket yürütücülüğünde ilk kez dahil olduğu “2023 İşlerin Geleceği Raporu” yayınlandı. Dünya Ekonomik Forumu’nun ilkini 2016 yılında yayınladığı ve bu yıl dördüncüsü hazırlanan raporda; 2023-2027 yılları arasında makro-trendlerin ve teknoloji adaptasyonunun iş piyasasını nasıl etkileyeceği, işlere ve becerilere olan talebin nasıl şekilleneceği analiz ediliyor.
45 ülkede, 27 endüstriyi kapsayan 803 şirketin üst düzey yöneticilerinin cevaplarıyla oluşturulan “2023 İşlerin Geleceği Raporu”nun; Kovid-19 salgınının etkilerinin devam ettiği, ikiz (dijital ve yeşil) dönüşüm, küresel tedarik zincirinin yerelleşmesi, iklim krizinin etkilerinin azaltılması gibi ekonomik, teknolojik ve çevresel bir çok değişimin yaşandığı bir dönemde, işverenlerin yetenek ihtiyaçlarını karşılamak için oluşturacakları stratejileri belirlemekte yol gösterici olması bekleniyor.
Raporun ortaya koyduğu dikkat çekici sonuçlar arasında şunlar yer alıyor:
2027 yılına kadar işlerin yaklaşık %23’ünün değişmesi, bunun 69 milyonunun yeni iş, 83 milyonunun da artık mevcut olmayan iş olması bekleniyor. Yeşil dönüşümün ve tedarik zincirlerinin yerelleşmesinin net iş büyümesine yol açacağı tahmin ediliyor. Teknolojiye adaptasyonun ve dijitale erişimin artmasının net iş büyümesi yaratacağı, ancak bunun kaybolacak iş alanları ile dengeleneceği öngörülüyor. Yavaş ekonomik büyüme, arzın kıtlığı ve enflasyon, iş alanları için en büyük riskleri oluşturuyor. En hızlı büyüyen işlerin yapay zeka ve makine öğrenimi uzmanlığı, sürdürülebilirlik uzmanlığı, iş istihbarat analistliği ve bilgi güvenliği uzmanlığı olması beklenirken; en yüksek mutlak büyümenin de eğitim, tarım ve dijital ticarette olacağı tahmin ediliyor.Yeşil dönüşüm, eğitim ve tarım işlerinin yükselişi
Raporda; işletmelerin yeşil dönüşümü, çevresel, sosyal ve kurumsal yönetişim standartlarını uygulaması ve tedarik zincirinin yerelleşmesine olanak sağlayan yatırımların yeni işler yaratması, makro trendler olarak ön plana çıkıyor. Aynı zamanda hemen hemen tüm teknolojik gelişmelerin işler üzerine net pozitif etkisinin olacağı öngörülürken; büyük veri analizi, iklim değişikliği ve çevre yönetimi teknolojileri ile siber güvenlikte yaşanacak büyümenin en önemli itici güçler olacağı belirtiliyor.
Şirketlerin birçoğu; tarım teknolojileri, dijital platformlar, e-ticaret ve yapay zekanın kendi organizasyonlarında ciddi iş kayıplarına neden olacağını, bununla birlikte aynı etkilerin iş imkanları yaratacağını ve net etkinin pozitif olacağını düşünüyor. Raporda bu değişime iş yaşamlarının ortasında yakalanan bireylerin yeniden eğitim ya da işte eğitim ile yeni becerileri elde etmesi, dijital ve yeşil dönüşüm becerilerini geliştirmelerinin önemli olduğu vurgulanıyor. Türkiye’deki yöneticiler, teknolojik değişimin Türkiye’de yaratacağı işlerin dünya ortalamasına göre çok daha fazla olacağını öngörüyor.
Teknoloji, dijitalleşme ve sürdürülebilirlik yeni işlerin oluşumunda en önemli faktörler olarak öne çıkarken; yapay zeka ve makine öğrenimi, sürdürülebilirlik, siber güvenlik uzmanlıklarının en çok büyüyecek iş rolleri olduğu belirtiliyor. Yenilenebilir enerji mühendisliği, güneş enerjisi kurulum uzmanlığı ve sistem mühendisliğinin ise, ekonomilerin yenilenebilir enerjiye geçiş hızlarına bağlı olarak gelişebileceği kaydediliyor.
Türkiye’de teknoloji kaynaklı işlerin büyümesi dünya trendleri ile örtüşürken; veri girişi sorumluları, muhasebeci, yönetici asistanları, şirketlerin finans bölümü çalışanları gibi meslek gruplarının azalmasının/yok olmasının ise dünya ortalamasının çok daha üstünde olacağı tahmin ediliyor.
Yeniden beceri kazandırma devrimi için artan aciliyet
İşverenler önümüzdeki beş yıl içerisinde kompleks problem çözme ile yaratıcı ve analitik düşünmenin, çalışan becerileri açısından öneminin artacağı düşüncesinde. Raporun ortaya koyduğu sonuçlara göre bu üç beceriyi, teknoloji okuryazarlığı takip ediyor. Önemi artacak temel sosyal beceriler arasında ise empati, aktif dinleyicilik, liderlik ve dayanıklılık yer alıyor.
Yöneticiler yapay zeka ve makine öğrenimini, önemli beceriler sıralamasında listenin sonlarında tutarken; çalışanların beceri setinin iyileştirilmesi durumunda yatırım yapacakları beceriler sıralamasında, analitik düşünmenin hemen arkasına yerleştiriyor. Türkiye’de, yöneticiler için becerilerin önemi dünya ortalaması ile örtüşürken; bu becerilerin iyileştirilmesi ya da yenilenmesinin önceliklendirilmesi, dünya ortalamasının çok üzerinde bir sayıda yönetici tarafından belirtildi.
İşte eğitim, yeni becerilerin elde edilmesi, becerilerin iyileştirilmesinin fonlanması konusunda yöneticilerin çoğu (%87) şirketlerin kendi fonlarını kullanmaları gerektiğini düşünüyor. Devlet desteğini ya da devlet-özel sektör iş birliğini tercih edenlerin oranı %45’i geçmezken, Türkiye’deki yöneticilerin de dünya ortalaması ile aynı yönde fikir beyan ettikleri görülüyor.
Raporda ayrıca, yeni yetenekleri şirketlerine çekebilmek için uygulanacak stratejiler yöneticiler tarafından listeleniyor. Türkiye’de ankete katılan yöneticiler dünya ortalamasına benzer önem sırasında stratejiler belirtirken, iki stratejide dünya ortalamasından ciddi bir şekilde ayrışıyor. Bunlardan birincisi olan yüksek maaş verilmesi konusuna, Türkiye’deki yöneticiler, dünya ortalamasından 17 baz puan daha fazla önem atfediyor. İkinci dikkat çeken fark ise, şirketlerin promosyon süreçlerini iyileştirmesi stratejisinde gözlemleniyor. Türkiye’de şirket yöneticilerin, bu stratejiye dünya ortalamasından 7 baz puan daha fazla önem atfettikleri görülüyor.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı