9549,89%1,94
34,53% 0,17
36,00% -0,63
3009,75% 1,62
5006,70% 1,01
Türkiye için önemli bir isim olan büyük mütefekkir ve bilim insanı Prof. Dr. Şaban Teoman Duralı, vefatının sene-i devriyesinde Zeytinburnu Kültür Sanat (ZKS)’ta düzenlenen bir panelle anıldı.
Türkiye için önemli bir isim olan büyük mütefekkir ve bilim insanı Prof. Dr. Şaban Teoman Duralı, vefatının sene-i devriyesinde Zeytinburnu Kültür Sanat (ZKS)’ta düzenlenen bir panelle anıldı.
Yaşamı boyunca Türkiye’de felsefe-bilimi kurmaya ve yaşatmaya çalışmış mütefekkir ve büyük bilim insanımız Prof. Dr. Şaban Teoman Duralı ZKS’de düzenlenen bir panelle anıldı. Prof. Dr. İsmail Coşkun’un moderatörlüğünü yaptığı panele; Prof. Dr. Cengiz Çakmak, Dr. Deniz Duralı, Elif Duralı Çağlayan ve Dr. Muhammet Hanefi Kutluoğlu konuşmacı olarak katıldı.
Panelde, Prof. Dr. Şaban Teoman Duralı’nın felsefeci kimliği ve hayatının farklı yönleri konuşuldu. Moderatör Prof. Dr. İsmail Coşkun, sözü ilk olarak Teoman Duralı’nın ilk öğrencilerinden olan Prof. Dr. Cengiz Çakmak’a verdi.
PROF. DR. ÇAKMAK: “AKINTIYA KÜREK ÇEKER GİBİ FELSEFE YAPTI…”
Prof. Dr. Cengiz Çakmak, Teoman Duralı’nın iyi bir filozof olduğu iddiasını şu sözlerle özetledi: “Neden filozoftu biliyor musunuz? İki tane tanım yapmış kendine göre ya da saptama yapmış. Birincisi, ‘yeni bakış açıları getiren adamdır’ diyor, filozof. Ne demek o? Alışageldiğimiz aşina dünyanın bakışının dışına çıkartabilmek. Adam bizi çıkarttı. Ben aynı felsefe damarından gitmedim ama genel anlamda, o yöntem anlamında, yürüyüş anlamında, felsefi yürüyüşü anlamında o aşina olan sıradan bakışın dışına çıkarttı bizi. Neye çıkarttı? Akıntıya kürek çektirdi bizi. Hoca hayatı boyunca akıntıya kürek çekmiş tarzda felsefe yapan bir insandı.”
DR. DENİZ DURALI: “BABAM BİR ÖDEV ADAMIYDI”
Panelin ikinci konuşmacısı Teoman Duralı’nın oğlu Dr. Deniz Duralı idi. Deniz Duralı, babası hakkında şunları söyledi: “Babam bir ödev adamıydı. Ve bu son nefesine kadar böyle idi. Ne iş yapılması gerekiyorsa onu yapıyordu. Hatta son yıllarında ‘Bir tıbbiyeli olarak endişeliyim, baba’ dedim ‘bu kadar yükün altına girme. Artık belli bir yaşın ve sağlık durumun var.’ ‘Evladım, ödev ödevdir. Yapılması gerekir.’ diyordu. Ve bunları bihakkın yerine getirmeye çalışıyordu. Getiremediği zaman baya bir canı sıkılıyordu. Getirememesinin nedeni de artık fiziksel kapasitesinin yetmemesiydi.”
ELİF DURALI: “GERÇEK ANLAMDA İNSANI SEVEN BİR İNSANDI…”
Teoman Duralı’nın kızı Elif Duralı Çağlayan ise yine Teoman Duralı’nın günlük hayatına ve hayata bakışına dair gözlemlerini dinleyenlerle paylaştı. Elif Duralı Çağlayan; “Çok ilginç bir şey tabi, bir profesyonel yönü var babamın, gözüken ve bir de iç kısmı var. Babam bence, her ne kadar böyle hayatının başında böyle çok maceracı ve böyle rüzgârlarla giden birisi olsa da baba olarak dünyaya gelmiş biri. Çünkü babamın eski yeni öğrencileri ile de konuştuğumuzda, tanıdığı insanlarla, ahbaplık ettikleriyle konuştuğumuz zaman onu hissediyoruz. Herkesi kucaklayan bir yapısı vardı. Gerçek anlamda insanı seven bir insandı. Ve onun üzerine hareket ederdi. Önyargıyla hiçbir zaman yaklaşmadı. Ben babamdan hep bunu öğrendim.” sözleriyle Teoman Duralı’nın insanlara bakışını ve insan ilişkilerini anlattı.
DR. KUTLUOĞLU: “HAYATININ HER ALANINDA YERLİ VE MİLLİ GÖRÜŞLERE SAHİPTİ”
Panelin son konuşmasını Teoman Duralı’nın yol arkadaşı Dr. Muhammet Hanefi Kutluoğlu yaptı. Kutluoğlu, Duralı’nın kendisi için ifade ettiği önemi, “Tabi hocamın özelliklerinden konuşmalar esnasında tek tek bahsedildi. Ama hocamın akademinin dışında da, üniversitenin dışında da ayrı bir dünyası vardı. Maalesef bu fazla bilinmemekte... Ve aslında bilindiği zaman hocanın görüşlerinin, yerli ve millî olan bu görüşlerinin arka planının ne olduğu bence çok daha net anlaşılır. Teoman Hoca benim hocamdı, ağabeyimdi, arkadaşımdı, yoldaşımdı, dava arkadaşımdı.” sözleri ile anlattı.
Panel, bu konuşmanın ardından yapılan toplu fotoğraf çekimleri ile son buldu.