9724,5%-0,42
35,19% 0,30
36,73% 0,92
2968,28% 1,32
4806,92% 0,71
Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Hakları Platformu (CİSÜ) Menopoz Farkındalık Ayı dolayısıyla “Menopozu Konuşuyoruz” kampanyasına çağrı yaptı.
Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Hakları Platformu (CİSÜ) Menopoz Farkındalık Ayı dolayısıyla “Menopozu Konuşuyoruz” kampanyasına çağrı yaptı. Platform, menopozun kadın yaşamında önemli bir dönemi kapsıyor olmasına rağmen, toplumdaki önyargılardan dolayı birçok kadının menopoz hakkında yeterli bilgi sahibi olmadığına dikkat çekerek, menopoz hakkında merak edilen soruların yanıtlarını sıraladı. CİSÜ Platform Sözcüsü ve TAPV Vakfı Genel Koordinatörü Nurcan Müftüoğlu, TÜİK'e göre Türkiye'de 45 yaş üstü yaklaşık 14 milyon kadının bulunduğunu ve kadınların hayatlarının 3’te birini menopozda geçirdiğini belirterek, “Menopoz hakkında bilinenler, konuşulanlar, yazılanlar oldukça az. Bunda hem sosyo kültürel sebepler hem de kadın sağlığının üreme sağlığına indirgenmiş olması etkili… Halbuki menopoz hormonal dengenin değişmesiyle ortaya çıkan fiziksel ve ruhsal bir süreç olduğu kadar kadınların kendi bedenlerini tanıyıp, sağlıklı ilişki kurmaları gereken de bir süreç.Menopoz, tıbbi olarak bir yıl boyunca adet görmeme durumu olarak tanımlanıyor. Genellikle kadınlar 45 yaşından sonra menopoz dönemine girse de, genetik, çevresel faktörler ya da dışarıdan müdahale ile (cerrahi operasyon ile yumurtalıkların alınması vs gibi) çok daha erken yaşlarda menopoza giren kadınlar da var. Bu duruma ise erken menopoz deniyor” diye konuştu.
Kadın cinselliği gibi menopoz da konuşulamıyor
Müftüoğlu, menopoz döneminde kadın bedeninde yaşanan kimi değişikliklerin, yaş almanın getirdiği değişikliklerle beraber geliştiğini ifade ederek, meselenin toplumsal boyutunu da vurgulayarak, “Hayatın bu döneminde yaş almanın getirdiği fiziksel/ psikolojik değişiklikler, emekli olmak, çocukların evden ayrılması, sosyal hayattan çekilme gibi sonuçlar hormonal değişikliklerle bir arada ilerliyor. Toplumda menopozun kadınlığın sonu olduğu ve cinselliği bitirdiği gibi çok sayıda yanlış inanış var. Kadın cinselliğinin yok sayılması ve utandırma, menopoza dair bu mitleri besliyor ve kadınlar rahatça menopoz deneyimlerini konuşamıyor, paylaşamıyor.”
Menopoz bir halk sağlığı meselesi
Menopozun psikolojik/fizyolojik etkilerine ilişkin östrojen takviyesi gibi yöntemlerin önerilebildiğini aktaran Nurcan Müftüoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Fakat çok az kadın bu bilgilere sahip ve bu tedavilere erişebiliyor. Kadınlar çoğunlukla menopoz ile ilgili çeşitli önyargılar ve psikolojik / fiziksel sorunlarla tek başlarına başa çıkmak durumunda kalıyor. Menopozun bir halk sağlığı meselesi olarak toplumun ve politika yapıcıların gündemine girmesi gerekiyor. Aile hekimleri ve birinci basamak sağlık hizmeti veren kuruluşlar kadınlara bilgilendirici hizmet ve servisleri sağlamalı, menopoz hakkında bilgilendirici kamu spotları hazırlanıp, toplu yerlerde gösterilmeli, menopoz ile birlikte yaşanan hormonal değişikliklerin sonuçları hakkında kadınlar bilgilendirilmeli ve eğer isterlerse hormon takviyesi alabilmeliler. Menopoz toplumda tabu olmaktan çıkmalı ve sağlık hakkı perspektifinde ele alınmalıdır.”
Her kadının menopozu farklıdır
Müftüoğlu, menopozun çok çeşitli şekillerde deneyimlenebileceğine dikkat çekerek, genel geçer yargılardan kaçınılması gerektiğini söyledi. Menopoz dönemiyle birlikte yüksek tansiyon, kalp-damar hastalıkları, kemik ve eklem ağrıları, kemik erimesi, meme ve rahim ağzı kanseri risklerinin artabileceğini dile getiren Müğftüoğlu, “Her kadın menopozu aynı şekilde deneyimlemiyor. Örneğin menopoz döneminde yaşanan ateş basmaları, uykusuzluk, huzursuzluk halleri gibi durumları bazı kadınlar hiç yaşamayabiliyor. Menopozu nasıl deneyimlediğiniz genetik, çevresel, kültürel birçok faktöre göre değişkenlik gösterebiliyor” dedi.
Sağlıklı beslenmek ve egzersiz menopoz döneminde de önemli
Müftüoğlu menopozun bir hastalık, korkulacak bir dönem gibi de ele alınmaması gerektiğine dikkat çekerek, “Menopoz kadın bedenindeki hormonal değişikliklere bağlı yaşanan bir süreç. Bu hormonların vücuttan çekilmesi, yaş alma ile beraber kemik erimesinde hızlanma ve bazı kronik hastalıklara yatkın hale gelinmesi gibi bazı değişiklikleri de beraberinde getirebiliyor. Kalsiyum alımını ihmal etmemek, sigara ve alkol kullanımını azaltmak, bol bol egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmeye dikkat etmek, rutin sağlık kontrolleri ve mamografi çektirmek menopoz döneminde dikkat edilmesi gereken şeylerin başında geliyor” dedi.
Toplumda aşağılama ifadesi olarak kullanılıyor
Akademisyen İlknur Türkoğlu da 50’li yaşların başında menopoza girdiğine değinerek, “Toplumda bir aşağılama kelimesi olarak kullanılıyor ‘menopozlu kadın’ tabiri ve bunu kadınların saklaması isteniyor. Sanki menopozlu olmak ayıp bir şeymiş gibi görülüyor. Menopoza giren kadın artık işe yaramaz, sinirleri bozulmuş bir kadın olarak görülüyor toplumda. Halbuki menopoz çok doğal bir şey. İster istemez kulaktan dolma bilgilerle hareket ediliyor, yalan yanlış bilgilerle pek çok kadının hayatı da menopozdan sonra bence ziyan ediliyor. Nasıl ki erkeklerin cinsel sağlığı ile ilgili meseleler uluorta konuşuluyorsa, kadının cinsel sağlığı ile ilgili meselelerin de rahatça konuşulması gerekiyor” dedi. Türkoğlu, menopozla cinselliğin sonu olmadığını ifade ederek, “Menopoz hiçbir şeyin sonu değil, fakat bu konular rahat konuşulmuyor. 40 küsür yaşındaki bir kadının cinsellikten bahsetmesi ayıp hatta ahlaksızlık olarak görülüyor toplumda” diye konuştu.
Erken menopozun hissettirdikleri
35 yaşında iken pre-menopoza giren Aslı Alpar da menopozu en bilinen biçiminden farklı deneyimleyenlerden biri. Erken menopozu yaşayan Alpar, sağlık sektöründe karşılaştığı yaklaşımları şu sözlerle ifade etti: “İlk tanıyı aldığımda bana çok kötü bir şekilde ifade edildi. Aklımda çocuk yapmak fikri yoktu ama bana ‘senin hiç bir şekilde çocuğun olmayacak ve çocuk istiyorsan çok hızlı bir şekilde tedaviye başlaman gerekiyor’ dendi. Çocuk sahibi olmak aslında istemediğim birşey olmasına rağmen bir kayıp hissi yaşadım bu yüzden. Tanı da zor konuldu. Sizi çok korkutan şeyler söyleniyor, yaşlandığınız, bazı şeylerin biteceği, hep bu önyargılardan dolayı kendinizi kötü hissediyorsunuz, ciddi sağlık kaygısı yükleniyor, kalp hastalıkları, damar hastalıkları, kemik erimesi. Ben ilk tanıyı aldığımda çok korktum ve hemen kemik ölçümü yaptırdım halbuki gerek yokmuş. Tabii ki bazı şeyleri değiştirmek gerekiyor hayatta. 20'li yaşlarınızdaki gibi olmuyorsunuz. Daha sağlıklı beslenmeye ve hareket etmeye çalışıyorum”.
Hormon takviyesi doktor kontrolünde yapılmalı
Menopoz döneminde hormon takviyesi ile ilgili farklı yaklaşımlara de değinen Müftüoğlu, hormon takviyesi konusunda doktorlara danışılması gerektiğini söyledi. Müftüoğlu, şunları söyledi: “Menopoza giren pek çok kadına, ateş basmaları, kemik erimesi ya da hormonal düzensizliklerden kaynaklanan diğer rahatsızlıklardan dolayı hormon replasman terapisi yani dışarıdan östrojen ve progesteron alımı önerilebiliyor. Bu hormonlar ilaç şeklinde oral yoldan, jel şeklinde, deri bantları ve burun spreyi ya da vajinal yoldan uygulanabiliyor ama bunun için doktorunuzla ortak karar vermeli, hormona bağlı risk faktörlerinin ve hormonun vücudunuzu nasıl etkileyebileceğinin farkında olmalısınız. Doktora danışmadan hormon takviyesi riskli olabilir.”
Menopoz cinselliğin sonu değil
Müftüoğlu, menopoza dair en yaygın önyargılardan birinin de menopozla cinselliğin sona ermesi olduğunu ifade ederek, “Menopozun kadın cinselliğinin sonu olduğuna dair mitler var. Halbuki menopoza giren kadınlar da isterlerse cinsel hayatlarına devam edebilirler. Östrojen azalmasına bağlı vajinal kuruluk pek çok kadında görülebilse de, bu cinsel isteğin bittiği anlamına gelmiyor. Menopoz cinselliğin sonu demek değil, kadınlar menopoz döneminde de eğer isterlerse, uzun yıllar aktif cinsel hayatlarına devam edebilirler, cinsellikte gebe kalma riskinin ortadan kalkması da pek çok kadın için özgürleştirici olabiliyor” dedi.
CİSÜ Hakkında
CİSÜ Platformu, cinsel haklar ve üreme haklarının temel insan hakları kapsamına girdiği kabulüyle; cinsel sağlık ve üreme sağlığı haklarına ve hizmetlerine hiçbir ayrımcılık olmadan erişimi desteklemek üzere çalışan; ulusal ve yerel sivil toplum örgütleri, akademik kurumlar, meslek örgütleri ve akademisyenlerin bir araya gelerek bireyin özel hayatında ve kamusal alanda ortak savunuculuk çalışmaları gerçekleştirilmesini sağlamayı amaçlamaktadır. CİSÜ Platformu 2013-2018 yılları arasında Kahire +20 ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri Platformu adıyla çalışma yürütmüştür. Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu tarafından yürütülen Sivil Toplum Ağlar ve Platformlar Destekleme Programı tarafından desteklenen “Türkiye’de Üreme Hakları ve Sağlığı Platformunun Güçlendirilmesi” projesi kapsamında 2020 yılı şubat ayı itibariyle Platform çalışmaları yeniden aktive olmuştur. Platform cinsel sağlık ve üreme sağlığı, aile planlaması, kadın sağlığı, halk sağlığı, toplumsal cinsiyet eşitliği, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, engellilik, sığınmacı ve mülteciler, gençlik ve hukuk alanında çalışmakta olan sivil toplum kuruluşları ve bireysel üyelerden oluşmaktadır.
MHA