Korku hissi evrimsel olarak insanları tehlikeden korumak için gelişmiş bir duygudur ve hayatta kalma için önemli bir rol oynar. Korku, tehlikeli veya potansiyel olarak zararlı durumlara karşı uyarılmamızı sağlar ve kaçınma veya savunma tepkileri geliştirmemizi sağlar.
İnsanların ataları, tehlikeli hayvanlar, avcılar veya diğer tehlikeli durumlarla karşılaştıklarında hayatta kalmak için sürekli olarak tetikte olmaları gerekiyordu. Korku, bu tür tehlikelerle karşılaşıldığında vücudu hazırlamak için fizyolojik tepkileri tetikler. Bu tepkiler arasında kalp atışlarının hızlanması, solunum hızının artması, kasların gerilmesi ve kanın büyük kaslara yönlendirilmesi gibi tepkiler yer alır. Bu fizyolojik değişiklikler, bedeni hızlı bir şekilde harekete geçirerek tehlikeden kaçmayı veya tehlikeli bir durumla savaşmayı mümkün kılar.
Ancak, günümüzde korku hissi genellikle hayatta kalma için acil bir tehlikeyle karşılaşmadığımız durumlar için de tetiklenebilir. Örneğin, karanlık bir odada yürürken, bir sürprizle karşılaşmak veya bir kabus görmek gibi durumlarda korku hissi ortaya çıkabilir. Bu durumlarda da, korku bizi potansiyel olarak zararlı durumlara karşı uyarır ve önlem almamızı sağlar.
Ancak, bazen korku hissi gereksiz veya aşırı olabilir ve günlük yaşamımızı olumsuz etkileyebilir. Bu durumda, korku hissini yönetmek ve anksiyeteyle başa çıkmak için stratejiler geliştirmek önemlidir. Terapötik teknikler, gevşeme egzersizleri ve problem çözme becerileri gibi yöntemler, korku ve anksiyete duygularını yönetmede yardımcı olabilir ve yaşam kalitesini artırabilir.