Japonya'daki bazı sivil toplum kuruluşları dün, Fukushima'daki nükleer atık suyun denize boşaltılması planına karşı çıkarak Tokyo Elektrik Enerjisi Şirketi ve Japonya Ekonomi Ticaret ve Sanayi Bakanlığı'na yaklaşık 42 bin kişilik ortak imza sundu. Kyodo News'e göre, geçen yıl haziran ayından bu yana Japonya genelinde yaklaşık 221 bin imza toplandı.
Geçen sene nisan ayında Japonya hükümeti 2023 yılının baharında Fukushima'dan denize nükleer atık suyun boşaltılacağını açıklamıştı. Nükleer atık suyun boşatılması girişimini aklamak için Japon politikacılar nükleer atık suyun ALPS sistemiyle arındırıldıktan sonra son derece güvenli olduğunu ve “içilebilir” dereceye geldiğini iddia etti.
Son zamanlarda, Tokyo Elektrik Enerjisi Şirketi, ALPS tarafından arındırılmış Fukushima nükleer atık su hakkında analiz edilmesinden sonra, stronsiyum-90'ın aktivite konsantrasyonunun Japonya’nın ulusal standartının üç katına ulaştığının tespit edildiğini duyurdu.
Geçen haziran ayında ise Tokyo Elektrik Enerjisi Şirketi, nükleer atık sudaki 'trityum'u filtrelemek için toplumdan teknoloji talep etmişti. Bütün bunlar uluslararası toplumun Japonya tarafından açıklanan verilerin güvenilirliği hakkındaki şüpheleri ve Japon halkının nükleer atık suyun denize boşaltılmasına karşı çıkmasının tamamen rasyonel olduğunu kanıtladı.
2011 yılında Fukushima Daiichi Nükleer Santrali'nde meydana gelen nükleer kaza, büyük miktarda nükleer atık su yaratmanın yanı sıra, ülkenin onlarca bölgesinde toprak ve deniz suyu kirlenmesine neden oldu. Bu yerlerde üretilen gıdalar bu yüzden 'nükleer gıda' olarak birçok ülke ve bölge tarafından ithalat yasağı listesine alındı.
Fukuşima Daiichi Nükleer Santrali’nde şu anda 1 milyon 300 bin tondan fazla nükleer atık suyun depolandığı tahmin ediliyor. Nükleer atık su birikiminin artmasıyla birlikte Japonya yönetimi, denizin sözde 'kendi kendini temizleme' yeteneğine sahip olduğu bahanesiyle, nükleer atık suyu denize boşaltmayı hızlandırıyor. Bu, Japonya için en ekonomik ve en zahmetsiz çözüm. Ancak bu aynı zamanda daha fazla ülkedeki insanların büyük risklerle karşı karşıya kalacağı anlamına da gelmektedir.
Greenpeace Örgütü’nden nükleer uzmanlar, Japonya'nın nükleer atık sudaki Karbon-14 elementinin tehlikesinin binlerce yıldır sürebileceğine ve genetik hasara neden olabileceğine işaret etti.
Nükleer atık su meselesi, Japonya’nın sorumsuz bir tavırla denizi kendi çöplüğü gibi kullanmasını ve bedelini de dünyaya ödetmek istemesini gösteriyor.
Fukuşima Nükleer Santrali’nde nükleer atık su meselesi, Japonya’nın sadece kendi meselesi değildir; bu, küresel deniz çevresinin güvenliğini ve diğer ülkelerde kamu sağlığını yakından ilgilendiren bir sorundur.
Japonya yönetimi, vatandaşlarının ve diğer ülkelerin halklarının haklı tepkilerine kulak vererek, nükleer atık suyu denize boşatlma gafletinden bir an evvel vazgeçmelidir.
Kaynak: Çin Uluslararası Radyosu-CRI Haber Merkezi
Hibya Haber Ajansı