Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, başladığı 'Memleket Buluşmaları'na Edremit ile devam ediyor. Muharrem İnce, Edremit’te bir basın açıklaması düzenledi.
İnce, konuşmasında şunları aktardı:
“20 yıllık bir iktidar var. Ama Erdoğan son günlerde iki büyük çelişki içinde. Bunlardan birisi dış güçler masalı. Bir yandan dış güçler diyor. Diğer yandan dış güçlerle swap anlaşması yapıp parayı indirmeye çalışıyor. Yani Suudi Arabistan’a Kaşıkçı Dosyası’nı teslim edip swapla para almak isteyeceksin. Katil devlet dediğin İsrail ile barışıp para peşinde koşacaksın. “15 Temmuz’u finanse eden Birleşik Arap Emirlikleri’dir” deyip swap peşinde koşup para indirmeye çalışacaksın. Sonra dış güçler diyeceksin. E sen bu kadar muhtaç haldeysen dış güçler de seni perişan eder iç güçler de seni perişan eder. Yani çelişki içerisinde. Hem dış güçler deyip hem de onlardan para dilenmek bir büyük çelişkidir.
Bir diğer konu tanzim satış. Şimdi dükkan açıyor Erdoğan. Bir yandan emlakçılık yapıyor, hazine arazilerini satıyor. Öbür yandan da dükkan açıyor. Dükkan açacak, pahalılığı indirecek. Yahu arkadaş market açmakla pahalılık inmez. Öğrenemedin bunu. Muhalefet de öğrenemedi, iktidar da öğrenemedi. Market açacak, ucuza verecek, pahalılık inecek. Yahu pahalıya mal ediyorsa nasıl ucuza verecek? Bu dükkan açmakla olmaz. Üretmekle olur üretmekle. Türkiye üretmeyen bir ülke. Mazot pahalı, gübre pahalı, tohum pahalı, elektrik pahalı. Dolayısıyla üretimin maliyeti pahalı olduğu için ürün de pahalı. Suçu markete atmak işin kolay tarafı. Köylüyü destekleyeceksin köylüyü!
Bakın Erdoğan’dan da bu millete hayır gelmez. Erdoğan’ın eski bakanlarından da hayır gelmez. Erdoğan memleketi 20 yılda batırdı. Şimdi ana muhalefet de umudunu Erdoğan’ın eski bakanlarına bağlamış. Ya Suriyelileri Davutoğlu doldurdu memlekete. Ekonomiyi 13 sene Babacan yönetti. Şimdi bunlarla beraber olacak. Millete çözüm üretecek. Biz onun için Memleket Partisi olarak Ne Cumhur ne Millet tek yol Memleket diyoruz.”
“Erdoğan Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük faizcisidir” diye sözlerine devam eden İnce, “Özetlemem gerekirse, Türkiye’nin rüştiyesi, Türkiye’nin mülkiyesi, Türkiye’nin harbiyesi, Türkiye’nin tıbbiyesi, Türkiye’nin maliyesi, Türkiye’nin zaptiyesi işgal altındadır. Kurumları çökertilmiştir, gelenekleri yok edilmiştir, Anayasası çiğnenmiştir. Milletin parası bankalara verilmiştir. Faizi düşürdüm diyerek millet kandırılmaktadır. Gidin bankaya para alın bakalım. Yüzde 13 ile alabilecek misiniz? Hazine bankalara 13 ile veriyor, bankalar size 40 ile veriyor. Yüzde 27’yi bankalar kazanıyor. Türkiye’de bütün sektörler zarar ederken bankalar kârına kâr katmaktadır. Ödeyemediğiniz elektrik faturası, ödeyemediğiniz doğalgaz faturası, deposunu dolduramadığınız benzin… Hepsi bankaların kasasına gitmiştir. Bankalar zengin edilmiştir. Dolayısıyla Erdoğan Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük faizcisidir.
Türkiye’de basın artık bir kukladır. Yerel basını tenzih ediyorum. Basın çökmüştür, bitmiştir. Yüzde 85’i iktidarın kontrolündedir, yüzde 15’i muhalefetin kontrolündedir. Parlamentosu işlevsiz hale gelmiştir. Sivil toplumu sessizliğe gömülmüştür, konuşamamaktadır. Odalar, borsalar gıkını çıkaramıyorlar. Hukuk çökmüştür, adliyeler yoktur bu ülkede. Şeffaflık yoktur, hesap verme ortadan kalkmıştır. Eğitim niteliğini yitirmiştir. Yazık olmuştur tarıma. Yok olmuştur. Buğdayın ana vatanı olan Anadolu, Ukrayna’dan, Rusya’dan buğday almak zorunda kalmıştır.
Sokaklarımız sığınmacı dolmuştur. Sokaklarda gördüğünüz her 8–10 kişiden biri yabancıdır. İşgal görünüşü vermektedir. Böyle bir ortamda hiç kimse kurtarıcı beklemesin. Hiç kimse bu memleketi kurtaramaz. O kurtarır, bu kurtarır bunları bırakacaksınız. Beraber kurtaracağız 85 milyon. Bedel ödeyerek kurtaracağız bedel. Bakın ter akacak ter. Ben daha tersiz basın toplantısı hiç yapmadım. 40 derece sıcaklıkta Türkiye’yi karış karış dolaşıyorum. Hepimiz bedel ödeyeceğiz. Hepimiz bedel ödemeden kurtuluş yoktur. Demokrasi bedel ödeme sanatıdır. Kimse sana gelip böyle tepsinin içinde demokrasiyi sunmaz. “
“Herkes elini taşın altına koyacak” diyen İnce, konuşmasına şunları diyerek devam etti:
“Hepimiz bedel ödeyeceğiz. Mücadele edeceğiz, terleyeceğiz. Gerekirse itibarsızlaştırılacağız, gerekirse maliyeci baskısına boyun eğmeyeceğiz, gerekirse Silivri’ye gideceğiz. Öyle yağma yok. Herkes bedel ödeyecek. Birisi çıksın, önümüze düşsün, bizi kurtarsın. Yok öyle bir dünya. Mustafa Kemal Paşa bu milletin önüne geçti ama 100 bin askeri vardı. Kara Fatma’sı vardı, Sütçü İmam’ı vardı, onlar da vardı. Seyit Onbaşı vardı. Bu topraklar böyle kurtuldu. Herkes elini taşın altına koyacak.
20 yıl önce enflasyon yüzde 29’du. Bugün enflasyon TÜİK’e göre 80’i aştı. Erdoğan iş başına geldiğinde 125 milyar dolar borcumuz vardı. Bugün 450 milyar doları geçti. Erdoğan iktidara geldiğinde dolar 1,6 liraydı. Bugün 18 lirayı geçti. Mazot 1 liraydı. 30 lirayı buldu, 25’e düştü. Şimdi başarı varmış gibi övünüyorlar. Ya üç kağıtçılar geçen sene 7 liraydı 30’a çıktı, 25’e düştü. Bak 30’dan 25’e düştü diye bayram eden zavallılar.
Türkiye bir sığınmacı cenneti oldu. Suriyeliler, Afganlar, Ortadoğulular, Pakistanlılar… Bunları göndereceğiz. Hiç yağma yok. Burası hayır kurumu değildir. Kanla kurulmuş bir cumhuriyettir burası. Karısını, çoluk çocuğunu, kız kardeşini, annesini Afganistan’da bırakıp, ayağına spor ayakkabı giyip koşarak Van’dan Türkiye’ye giren 25 yaşındaki adamdan Türkiye’ye ne hayır gelir. Anasını, karısını, kız kardeşini orada bırakan, vatanını terk eden 25 yaşındaki adamdan vatanına hayır gelmemiş de Türkiye’ye mi hayır gelecek? Bizim dedelerimiz bu toprakları terk etmedi. Savaşarak kurdu. “
Hiçbir hedefi tutmuyor bunların ekonomide. Ocak başında açıkladılar; “Enflasyon 2022’de 23.2 olacak”. Nisanda bir daha açıkladılar “60.4 olacak” dediler. Ağustos ayındayız, 80’i geçtik. Demek ki yüzde 100’ü bulacağız Ocak’a kadar. Yani 23 dediler, 100’e geleceğiz. Hedefe bakın hedefe. Yani toplumu tanımayan, milleti yönetemeyen, devleti yönetemeyen bir zihniyet var. Böyle bir şirket müdürü olsaydı çoktan bunu işten atmıştınız zaten.
“Ne yapacağız biz Memleket Partisi olarak? Allah’ın izni, milletin isteğiyle iktidar olduğumuzda önce devlete olan güveni yeniden kuracağız” diyen İnce, Memleket Partiyle yapacaklarını şu şekilde aktardı:
“TÜİK’e güvenecek bu insanlar, ÖSYM’ye güvenecek. Yani bu ülke benim sorularımı çaldırmaz, TÜİK’in verdiği veriler doğrudur diyecek. Önce bunu sağlayacağız. Sonra liyakat olacak liyakat. Hak eden hak ettiği yere gelecek. Yazılıdan 95 alan çocuğa mülakattan 40 verip kimse elemeyecek. Hakkını alacak. Kısa çöp uzun çöpten hakkını alacak.
Bağımsız kurumları kuracağız. Merkez Bankası’na karışmayacak cumhurbaşkanı. EPDK, BDDK özerk kararlar alacak. Şeffaf olacak. Hesap verecek devleti yönetenler. Hukuk devleti olacak. Mahkemeleri adalet dağıtacak. Eğitimin niteliği yükselecek. Geleceği okuyacağız geleceği. Hep tarihle kavga etmek değil. 100 yıl öncesiyle kavga edip duruyor. Atatürk’e, İsmet Paşa’ya iki ayyaş diyor. Fesli deli bunun danışmanıysa gerisini siz düşünün yani. Geleceği konuşacağız biz. Tasarımı konuşacağız, markalaşmayı konuşacağız, Endüstri 5.0’ı konuşacağız, uzay madenciliğini konuşacağız, kuantumu konuşacağız. Bunu sizlerle yapacağız. “
Muharrem İnce, “Neden memleket partisi?” sorusunun cevabına şunları söyledi:
“Ülkede 5 yıldızlı demokrasi olmadan 5 yıldızlı turizm olmaz. Turizmimizi geliştirmek istiyorsak önce demokrasimizi geliştireceğiz. Peki 27 tane parti seçime girecek. Neden Memleket Partisi, neden size oy verelim diye sorabilirsiniz. Biz onlardan farklıyız. Bizim görüşümüz net. Bizim partide Mustafa Kemal diyemezsin. Mustafa Kemal adı, Atatürk soyadı. Atatürk’e saygı göstereceksin. Atatürk’e saygı göstermiyorsan kapı orada. Git istediğin partiye. Atatürk’e saygısızlık yapan bir sürü parti var. Onlardan birine gidebilirsin. Ama bize gelme.
Bizim partimizde terörün her türlüsünü kınayacaksın. PKK, IŞİD, DHKP-C, FETÖ fark etmez. Teröre karşı net bir duruşumuz var bizim. Öyle yağma yok. Oyu varmış, gizli görüşelim. Yok kardeşim. PKK’yı kınamıyorsan, FETÖ’yü kınamıyorsan istemiyoruz ya git. Terör sempatizanı başka parti var oraya gidebilirsin.
Mesela anayasanın ilk dört maddesini tartışmıyoruz kardeşim biz. Tartıştırmıyoruz da. Libya konusunda destekliyoruz hükümetin yaptığını. Libya’da olmalıyız. Çünkü Mavi Vatan’ı savunuyoruz. Ama Suriye konusunda hükümeti desteklemiyoruz. Libya politikası doğrudur. Suriye politikası yanlıştır. Mesela muhalefetteki hiçbir parti tarikatları ağzına alamıyor. Aman oy var onlarda deyip gizlice görüşüyorlar, tarikatların oyunu alacaklar. Çok beklersin sana oy verecek onlar.”
Yaptıysak millete açıklayacağız, milletin gözü önünde olacak. “El alem ne der?” diye siyaset yapmayacağız” diyen İnce, sözlerine şunları söyleyerek devam etti:
“Çok net söylüyorum Memleket Partisi’nin iktidarında eğitimden tarikatları temizleyeceğiz. Eğitim devletin işidir. Laik, bilimsel, parasız eğitim. İstanbul Sözleşmesi’ni imzalayacağız. Cemevlerini ibadethane olarak tanıyacağız. Rektörleri cumhurbaşkanı olarak ben atamayacağım. Rektörleri hocalar seçecek. Azamızı, muhtarımızı, belediye başkanımızı, milletvekilimizi, cumhurbaşkanımızı seçiyoruz. Profesörler rektörünü seçemiyor. Böyle bir şey olabilir mi? Hepimiz profesörlerden daha mı akıllıyız? Niye profesörlere rektörünü seçme hakkı vermiyoruz. Ben rektör seçmeyeceğim. Hocaların önüne sandığı koyacağım kimi rektör seçiyorlarsa ben atamasını yapacağım.
Sığınmacıları göndereceğiz. Hiçbir yolu yok. Hiçbir kimseyle hiçbir partiyle gizli görüşme yapmayacağım. Yaptıysak millete açıklayacağız. Milletin gözü önünde olacak. “El alem ne der?” diye siyaset yapmayacağız. İçki, alkol kötü bir şeydir ama 4 liralık alkolün 3 lirası vergidir. Böyle bir vergi düzeni olamaz. Aman bunu konuşmayalım yanlış anlarlar. Kim ne yanlış anlıyorsa anlasın. Sigara kötü bir şeydir. Ama içiyor insanlar bunu. Paketinde 20 tane var 17 tanesi vergidir. 3 tanesi sigara parasıdır. Yani alkolü ve sigarayı siz içmiyorsunuz devlet içiyor. Böyle bir vergi düzeni olmaz. Biz doğru bildiğimizi hiç korkmadan çekinmeden anlatacağız. Bir ürünün vergisi fiyatını geçemez. 3-4 katı vergi olamaz. Net bir şekilde neye inanıyorsak milletle onu paylaşacağız.
Aman şimdi bunu demeyelim! Yurtlarda çocuklar tecavüze uğruyor aman bunu konuşmayalım tarikatları kızdırırız. Kızarsa kızsın. Çocuklar var bu işin içinde. Yurdun birinde benim cumhurbaşkanlığımda, Memleket Partisi’nin iktidarında bir çocuk tecavüze uğramışsa yerle yeksan ederim o yurdu. Yerle yeksan ederim. Binasını yıkarım! Böyle bir şey olur mu? Bu ülkenin çocuklarını koruyacağız, ormanlarını, nehirlerini, göllerini, çocukların sınav sorularını koruyacağız, hazinedeki parayı koruyacağız. Yok öyle yağma!
Gençler son sözüm size olsun. Yurtdışı hayali kurun ama okumak için staj yapmak için kurun memleketi terk etmek yok. Yok öyle bir şey. Siz gidersiniz sokakları kimle temizleyeceğiz, yanan ağaçları kiminle ekeceğiz, göllerini kiminle koruyacağız. Sizinle koruyacağız. Gideceksiniz, Almanya’ya, Amerika’ya, Japonya’ya okuyacaksınız ve geri döneceksiniz. Bu topraklar bizim. Bu topraklara sahip çıkacağız. Hepinizi göreve davet ediyorum. Türk gençliği bu sorunu çözecektir. Buna inanıyorum ve bir nefer gibi çalışmanızı istiyorum.”
Gazetecilerin, “Cumhur başkanlığı sistemini devam mı ettireceksiniz yoksa parlamenter sistemle mi devam edeceksiniz?” sorusuna İnce,
“Bu sistem ucube bir sistemdir. Bu sistem mutlaka değişmelidir. Şu anda cumhurbaşkanında olan yetki Fatih Sultan Mehmet’te bile yoktu. Örneğin Fatih Sultan Mehmet’in sadrazamı yani başbakanı vardı. Erdoğan’ın yok. Mesela Fatih Sultan Mehmet’in partisi yoktu. Erdoğan’ın bir de partisi var. Fatih Sultan Mehmet kadı atayamazdı yani bugünkü hakimleri atayamazdı. Erdoğan kadı atıyor. Zaten Erdoğan hakim atamıyor kadı atıyor, Erdoğan kadı zaten. Dolayısıyla bu sistem mutlaka değişmelidir. Bir kişiye bu kadar yetki verilmemeli. Bana da Erdoğan’a da size de verilmemeli bu kadar yetki. “
“Altılı masanın son toplantısı hakkındaki değerlendirmeniz nedir?” sorusuna İnce,
“İttifaklar bu sistemin bir gerçeği fakat bir sonuç çıkması gerek. Henüz bir sonuç, aday çıkmadı ortaya. Başarılar diliyorum kendilerine. Ama Erdoğan’ın yöntemlerini çok kullanmaya başladılar. Erdoğan marketleri suçluyor onlar da marketleri suçluyor. Kolaylıklar diliyorum. Ben de diyorum ki; Erdoğan da çözemez bu sorunları Erdoğan’ın eski bakanları da çözemez.”
“Basının yüzde 15’i mangır dediniz. Yüzde 85’ine bir şey söylemediniz. Şayet kazanırsanız, cumhurbaşkanı olursanız basının böyle ithamlar altında kalmaması için ne yapacaksınız?”
“Yüzde 15’e mangır demedim. Ben mangır Merdan dedim. Şu anda bir açıklama yaptım. Halk TV bir saniye verecek mi? Vermez. TELE 1, KRT verecek mi? Vermez. O zaman bunlar mı demokrasi getirecek bu ülkeye? A Haber’den ne farkı var bunların? Ne farkı var? Erdoğan mantığından ne farkı var? Bunlar iktidar olursa ben bunu anlatmaya çalışıyorum. Özgürleşecek, zincirlerini koparacağız medyanın, milletle kuracak bağını. Kamu kaynaklarıyla, belediye kaynaklarıyla değil; özgürce, düzgün haber yapacak, düzgün haber yapınca da millet onu takip edecek, izleyicisi artacak. İzleyicisi artınca da reklamı bol olacak. Bu kadar basit”
“Bu kadar geziyorsunuz Türkiye’yi hiç provokasyonla karşılaştınız mı?” sorusu üzerine İnce,
“Her siyasetçi karşılaşır bunla. Tabii ki karşılaştım. Bunlar olur. Bunlar önemli değil. Bakın planlıları olur bunların. Ya da adamın canı yanmıştır, iflas etmiştir, bir şey olmuş morali bozulmuştur, bir siyasetçi görür ondan hıncını alır. Hiç sıkıntı yok bunlarda, rahatla diyorum ben zaten. Kimim ben? Cumhurbaşkanı adayı olmuşum 16 milyon oy almışım. Adam diyor ki sen de bu sistemin sorumlularından birisin. Doğru mu? Doğru! Adam tepki gösterecek tabii. Hiçbir sıkıntı yok bunda. Hakaret etmesin. En ağır eleştiriyi yapsın. Hiçbir sıkıntı yok. Oluyor mu oluyor. Karşılaşıyoruz. Sabırla cevap vermeye çalışıyoruz. Ama biz de insanız, bazen tersi de olabilir. Benim de canım sıkılmış olabilir tabi.”
“Merdan Yanardağ ve CHP ilişkisi için söylediğiniz sözler CHP tabanında bir karşılık bulmuş mudur? Sizi haklı bulanlar oldu mu aradılar mı? Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olmayan bir CHP sizce nasıl olur?” sorusuna İnce,
“Türkiye CHP tabanından ibaret değil. Türkiye’de hepimiz birlikte yaşıyoruz. Ben karşılık bulsun ya da bulmasın diye söylemedim. Benim derdim gerçekleri anlatmak. Ben gerçekleri anlatıyorum. Evet çok arayan oldu. Buraya özel sohbete gelmedim. Bu soruları başka yerde sorarsın. Çok teşekkür ederim.”
Hibya Haber Ajansı