9724,50%-0,42
35,19% 0,30
36,73% 0,92
2968,28% 1,32
4806,92% 0,71
Hibya Haber Ajansı stüdyolarında İlkay Arıkan’ın moderatörlüğünde ‘Ekonomi Sohbetleri’ yayını hibya.com ve Hibya ağında gerçekleşti.
Hibya, 'Ekonomi Sohbetleri' kapsamında Taze Süt ve Süt Ürünleri A.Ş CEO’su Murat Bolat’ı Hibya stüdyolarında ağırladı.
Bolat, Borsa İstanbul’da 22 yıl çalıştıktan sonra yaklaşık 8 yıl New York’ta bir aracı kurumda görevler üstlendiğinden bahsederek, “Orada çalışırken bir yatırım fırsatı doğdu ve duayen bir sanayici büyüğümüzle çiftlik satın aldık. Bu çiftlik, bir süt üretim çiftliği. Çiftçiliğimizde 2 bin 500 ineğimiz var. Günlük üretimimizin yaklaşık 40 ton seviyesinde olduğu ve Türkiye’de süt üreticisi olarak ilk 8’de yer alan bir işletmeye sahibiz.” ifadelerini kullandı.
“İnsan başına düşen ekilebilir araziler gittikçe daralıyor”
1980’li yıllarda ülke nüfusunun 60 milyon olduğunu, bugünse 84 milyona ulaştığının altını çizen Bolat, “60 milyon nüfusu doyururken Türkiye, Avrupa’daki ilk üç arasındaki tarım ülkesiydi. Gıda güvenliği yönünden baktığımız zaman insan başına düşen ekilebilir araziler gittikçe daralıyor. ” değerlendirmesinde bulundu.
Bolat, tarım alanının, arz esnekliğinin yüksek olduğu bir alan olduğuna değinerek, “Pandemi döneminde gıdanın ulaştırılması ve üretilmesinin başka bir maliyet yapısı doğurduğunu gördük. Dolayısıyla bu dönemde yapılan yatırımlar da bir boşluktan ortaya çıktı.” dedi.
“İnekler, duyguları olan canlılar”
İneklerin yaz aylarında sıcaklık stresi yaşadıklarına dikkati çeken Bolat, “İnekler duyguları olan canlılar. Onların stresini azaltmak için duşlama yaptırıyoruz. Tırnak batmaları oluyor. İneklere manikür, pedikür yapıyoruz. Sonuçta bunlar da verime katkı sağlayan şeyler. Ayak sağlığı ile hayvanların yürüyüş mesafelerinde uğrayabilecekleri kazaları önlemiş oluyoruz. Süt veren ineklerin stressiz bir yapıda olmaları lazım. Süt verimine ve miktarına yansıyor.” diye konuştu.
“İnsanlarımız baskı altında tutuldu”
Bolat, kur farklarının tamamen köydeki çiftçilik yapan insanların üzerine bırakıldığını öne sürerek, “Geçtiğimiz 10 yıl boyunca köylerdeki çiftçilik yapan ve süt üreten insanlarımız o kadar büyük bir baskı altında tutuldular ki, son 3 yıldır da süt krizi geliyor diye tüm platformlarda söylendi. İnsanlar sütü Tl olarak alıyor. Biz ise mısır, arpa, buğday ve yemi dolar bazında alıyoruz. Arada uçurum oluştuğu zaman da maalesef telafi edilmedi. Üretim azaldı çünkü köydeki çiftçilik yapan kardeşlerimiz ineklerini mezbahaya gönderdi.” ifadelerini kullandı.
“Peynir fiyatı, eti geçti”
Köylülerin anaç hayvanlarını mezbahaya göndermesiyle birlikte üremenin de durduğunu dile getiren Bolat, “Bugün orta kalite beyaz peynirin fiyatı 180-200 lira bandında. Et fiyatı, 150 lira seviyesinde. Peynir fiyatı, eti geçti. Süt üretimi azalmaya başladı. Bugün et konusunda çok iyi bir dönem yaşıyoruz. 250 liranın altında et bulma imkanımız da olmayacak.” şeklinde konuştu.
“Süt ürünlerini satarken bunu fiyata yansıtmak zorundayız”
Bolat, yem maliyetlerinin yüzde 70-80’in üzerinde olduğunun altını çizerek, şunları kaydetti:
“Bir tek kontrolümüzde olan çalışan ücretleri. Diğer işletme giderleri sizin kontrolünüzde değil. Asgari ücrette yüzde 54,5 oranın bir artış oranı, maliyet yönüyle bakıldığı zaman bizim edebileceğimiz kar rakamlarını gittikçe daraltıyor. Biz süt ürünlerini satarken bunu fiyata yansıtmak zorundayız. Bu sistem, bizim süt fiyatlarında artış talebine götürür. Hiperenflasyon yaşıyoruz. Düşmesini ümit ediyoruz.”
‘Ekonomi Sohbetleri’ yayınının tamamı ise şöyle:
Hibya Haber Ajansı