Tarih: 06.08.2024 16:13

GÜVENLİK BİLİMLERİ ANALİSTİ ONUR DİKMECİ GÜVENLİĞİN YUMUŞAK GÜCÜ DÜŞÜNCE KURULUŞLARINI ANLATTI

Facebook Twitter Linked-in

Güvenlik Bilimleri analisti Onur Dikmeci, bazı düşünce kuruluşlarında uzun yıllar “uzman”, “direktör”, “temsilci” unvanlarıyla yer alarak bu kuruluşların güvenlik, dış politika, istihbarat, algı yönetimi  konulu çalışmalarını yürüttü ve kuruluşlarla ilgili teknik yeniliklere imza attı. Düşünce kuruluşları ve güvenlik ilişkisini Dikmeci anlattı. 

 

Düşünce Kuruluşlarının Tarihi

 

Düşünce kuruluşu kavramının doğduğu yer Amerika’dır. 1910 yılında Andrew Carnegie’nin kurduğu “Carnegie Uluslararası Barış Vakfı” ilk düşünce merkezi olarak kabul edilir. Carnegie Vakfı’nın çabaları ve misyonu tabiiki o dönem gelmekte olan Birinci Dünya Savaşını engelleyemedi hatta savaşa bile ihtimal verilmiyorlardı. Savaş yıllarında ise bugün hâlâ faaliyetlerini sürdüren Brookings Enstitüsü teşkilatlanmıştır. Güncel ve komplolara konu olan kuruluş CFR ise 150 kişilik bir komite tarafından oluşturulan ve en azından algısal olarak politikalara etkileyebilen bir yapıdır. Amerikan ordusuyla entegre ilk kuruluş RAND uzun yıllar ordunun açıklayamadığı hususları raporlaştırdı çünkü misyonu buydu. Bugün RAND’ın bünyesinde bir çok kişi çalışmaktadır ve orduyla olan ilişkileri devam etmektedir. Soğuk Savaş döneminde askeri ve istihbari ağırlıklı güvenlik anlayışı, güvenlikte özelleşmeyi, sivilleşmeyi ya da güvenlik paylaşımını kabul etmemiştir. Türkiye gibi ülkelerde ise bu durum daha sert biçimde devlet merkezli yürütülmüştür. Ancak Soğuk Savaş’tan sonra postmodern bir sürece girildi ve farklı ülkelerde oluşturulan binlerce düşünce kuruluşu politik yapıcı kurumlar arasında yer almaya başladı. 

 

Güvenliğin Yumuşak Boyutu Olarak Düşünce Kuruluşları 

 

Güvenliğin yumuşak boyutu olur mu? Biçimindeki sorulara kesinlikle evet yanıtını verebiliriz. Ulus devletlerde güvenlik ve dış politika konseptinin ana belirleyicisi tabii ki ulusal devlet mekanizması ve yürütmedir. Ancak yardımcı ve yumuşak unsurlarla bir politika oluşturulur ve bu unsurların en önemlilerinin başında düşünce kuruluşları gelmektedir. Düşünce kuruluşlarında yeni analistler yetiştirilir, emekli ya da eski personel istihdam edilebilir, devlet kuruluşlarının açıklayamadıkları durumlar anlatılabilir. Yine bilgilendirme ve teknik alanlarda eğitim bu kuruluşların en önemli görevleri arasında bulunmaktadır. Yumuşak güç unsuru olan kuruluşlar sert güçle ilgili değerlendirmeler ve senaryo çalışmalarında da bulunabilirler. Bu halleriyle düşünce kuruluşlarının tam olarak sivil merciiler olduklarını belirtemeyiz. En azından benim değerlendirmem düşünce kuruluşlarının kamusal birimler oldukları ve sivil tanımıyla sunulamayacaklarıdır. Düşünce merkezleri her daim devlet, devlet politikası, güvenlikle ilgilenir bu konularla ilgili ortaklık oluştururlar. Bu görevi yürüten kuruluşların sivilliğinden bahsedilemez ve bu durum bu kuruluşların hassasiyet ve önem derecelerini devlet nezdinde artırmaktadır. 

 

Türkiye’de Düşünce Kuruluşları

 

Türkiye’de üniversitelerin birçoğunda araştırma merkezleri bulunmaktadır. Ancak ben bu merkezlerin dışında kalan düşünce kuruluşlarını daha çok önemsiyorum. Çünkü onlar hem faaliyetlerini aktif sürdürüyorlar hem de kendilerini finanse ediyorlar. Türkiye’de düşünce kuruluşlarının çoğunluğu gönüllülük esasına göre uzman ve araştırmacı personeli bünyelerinde barındırır. Azınlıktaki kuruluşlar ise proje bazlı ya da yarı/tam zamanlı personel istihdam etmektedir. Düşünce kuruluşlarının sivil olarak tanımlanamayacağını belirtmiştim fakat Türkiye’de hukuki eksiklerden dolayı bu kuruluşlar genellikle dernek hüviyetinde kurulurlar. Yani hukuki anlamda sivil toplum kuruluşlarıdırlar. 

Son dönemde Türkiye’de düşünce kuruluşlarının sayılarında artış meydana geldi. Bu kuruluşlar günibirlik ya da uzun zamanlı eğitim programları düzenlemektedirler. Akademisyen ya da eski kamu personelinden güvenlik ve istihbarat eğitimleri alarak sertifikalı bir eğitimden geçmiş olursunuz. Ayrıca kuruluşlar internet siteleri ve sosyal medya hesaplarından analiz ve makale örnekleride paylaşarak akademik havuza katkıda bulunurlar. Türkiye’de düşünce kuruluşlarının sayılarının artmaları ve güçlenmeleri güvenlik alanında en çok istediğim konulardan biriydi. Güçlenen Türkiye’de özellikle güvenlik ve istihbarat çalışmalarını içeren kuruluşların sayılarının artması güzel bir gelişme. Ancak artık bu kuruluşların daha da etkin olmaları gerekiyor. Örneğin bu kuruluşlarda eğitim alan ya da belirli bir dönem görev yapan kişiler genellikle kamu birimlerinde istihdam edilmediklerinde ilgi ve birikimlerini yitirirler. Merkezi idarenin, düşünce kuruluşlarının zeminlerini güçlendirici adımlarını seri atması gerekiyor. İstihbarat teşkilatı bünyesinde oluşturulan enstitü aynı zamanda güvenlik konseptiyle ilgili çalışmalar yürütüyor ve bu çalışmaları kamuoyuyla paylaşıyor. Bir nevi düşünce kuruluşu gibi de işlemesi bana göre istihbarat yapılanmamızda bir devrimdir. 

Düşünce kuruluşları bağımsız olsalarda devlet politikalarıyla paraleldir. Türk düşünce kuruluşları yeteneği olan kişileri tespit etmek, ekol oluşturmak, eğitim geri bildirimlerini iyi değerlendirmek durumundadır. Bir anlamda düşünce kuruluşları adları gibi düşünce üreten, devlet politikalarının yardımcı aktörleridir ve özellikle güvenlik, istihbarat, dış politikayla ilgili kurumlar ve bakanlıklarla ortaklık yürütmelidirler. Bu ortak çaba bu kuruluşların niteliklerini daha da güçlendirecektir. 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —