Bu yıl "Yeniden Gelişmeye", "Yeniden Üretmeye", "Yeniden Berekete", "Yeniden Hayata" diyerek kapılarını 13'üncü kez aralayan Yerel Zincirler Buluşuyor (YZB) Konferansı ve Fuarı’nda, perakende sektörünü güçlendirmek için iş yapma şekillerinde yapılması gereken düzenlemeler katılımcılarla paylaşıldı. Ekonomist Ali Ağaoğlu, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) Teknoloji Elçisi Emrah İnce, Enerji Uzmanı Mehmet Doğan, güçlü bir değişim yaşayan perakende sektöründe uluslararası çalkantıların yarattığı dalgalanmaları, sektörün mutlak olarak dikkat etmesi gereken başlıkları, ekonomik sürdürülebilirlik, teknoloji ve yerel kaynak kullanımlarını ele aldı.
Türkiye Perakendeciler Federasyonu (TPF) tarafından düzenlenen organize gıda perakende sektörünün en büyük konferans ve fuar organizasyonu YZB'nin ikinci günü hızlı başladı. Bu yıl "Yeniden Yerele" teması ile kapılarını aralayan YZB'de güçlü bir değişim yaşayan perakende sektörünün bugünü ve yarını, atılması gereken adımlar sektör temsilcileriyle paylaşıldı.
Üreticiden tedarikçiye, perakendecilerden sektöre hizmet sunan firmalara kadar binlerce paydaşını bir araya getiren YZB 2022'nin ikinci gününde ekonomist Ali Ağaoğlu, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) Teknoloji Elçisi Emrah İnce, Enerji Uzmanı Mehmet Doğan "Yarına Şekil Vermek" oturumunda bir araya geldi. Moderatörlüğünü Didem Arslanoğlu'nun üstlendiği oturumda uluslararası çalkantıların yerelde yarattığı dalgalanmalar, sektörün mutlak olarak dikkat etmesi gereken başlıklar, iş yapış biçimlerinde atılması gereken adımlar, ekonomik sürdürülebilirlik, teknoloji ve yerel kaynakların kullanımıyla elde edilecek gelişim ele alındı.
"PANDEMİ TEDARİK ZİNCİRİNDE CİDDİ KIRILMALAR YAŞATTI"
Koronavirüs pandemisinin yarattığı etkilerin yüz yılın başında yaşanan İspanyol gribinden çok farklı sonuçları olmadığına dikkat çeken ekonomist Ali Ağaoğlu, "Son 3 yıla baktığımızda bildiğimiz dünya bilmediğimiz bir dünyaya dönüştü. Bildiğimiz ezberlerin hepsini unuttuk. Aslında yüz yıl önce ne yaşandıysa, insanoğlu aynı şeyle karşılaştı. İnsan hafızasının 90 yıllık döngülerle hareket ettiği belirtiliyor. Burada da aynı durum yaşandı. Parasal genişleme devam etti, manipülasyonlar ve küresel enflasyon dalgasıyla karşılaştık. Pandemi tedarik zincirinde çok ciddi kırılmalar yaşattı. Uzunca süredir çip krizi olarak adlandırılıyor ancak araba üretilmemesinin sebepleri arasında sadece çip yok, örneğin cam üretiminde de sorunlar çıktı. Hammaddelerin zamanında ve doğru tedarik edilmemesi, müthiş bir tedarik krizini beraberinde ihraç etti. Lojistik problemi çıktı, konteyner taşımacılığı 2 bin 500 dolarlardan 17 bin 500 dolarlara kadar ulaştı. Bunların üzerine Rusya-Ukrayna savaşı çıktı. Özellikle son dönemde Avrupa’daki doğalgaz problemi bizi de etkiliyor. Bunların düzelmesi oldukça zaman alacak. Bu durumların yarattığı enflasyonlara, Avrupa bile faiz artırmaya çalışılıyor. Fakat bu sürecin kurtarılması için biraz geç kalındı. Bu durumun faiz ile düzelmesi çok zor. Buradaki önemli konu arz. Bizi ise hem içerisi hem de dışarısı etkiliyor. Dış etkilerde Avrupa ihracatları geliyor. Talepler düşüyor ve ihracatımız azalıyor. Diğer taraftan içeride yaşanan sayısız günlük düzenlemeler durumu etkiliyor. Dolar ne olacak sorusu ise kamu tarafından yönlendiriliyor. Kısa vadede mümkün fakat uzun vadede kurun sabit kalması imkansızdır, buna da 'imkansız güç' deniliyor. Ayrıca bir de stok problemimiz var. 10 yıldan bu yana süregelen bir stok ve rezerv problemimiz bulunuyor. Belki kuru etkilemeyecek fakat mal ve hizmetlerin tedariğinde sorun olarak karşımıza çıkacak" dedi.
"YEREL ÜRETİCİ DESTEKLENMELİ"
Pandemi sonrasındaki süreçte küresel ölçekte üretimin yerele döndüğüne dikkat çeken Ağaoğlu, “Yeniden yerele çok doğru bir başlık. İlaç konusunda gündeme gelen ülkelere olan bağımlılık herkesin canını yaktı. Herhangi bir şeyde yaşanan tedarik zorluğu, beraberinde diğer halkaları da ekleyerek karşımıza sorun olarak çıkıyor. Ölçek ekonomisinin, tedariğini sağlayamadığınız bir malın fiyatı bile olamayacağını anladığımız için son 2 senedir bunun önemini öğrendik. Bu yüzden yerelde üretim çok kıymetli bir konu. Son 20 yıldır yeni bir dünya düzeni üzerine konuşuluyor. Taşıma mallar sonucu oldukça fazla israf ortaya çıkıyor. Yolda hem yakıt hem israf büyük risk, verimsiz bir taşıma. O yüzden tarımın yerelde üretilmesi çok kıymetli. Yerel üreticilerin desteklenmesi ise perakendecilere düşüyor. Tedarik konusunda önemli açmazlara gidiyoruz, yerel üreticilerle iş birliğine gidilmesi önemli bir konu. Aynı zamanda yerel üretimi denetlemek adına sürdürülebilirliği öne çıkartmak, kaliteli ürün üretilmesine destek olunması gerekiyor. Bugün yüzde 80 oranında enflasyon var. Banka tedariği zor durumda. Bu noktada; satın alma ve tedarik zincirlerinde birlikte bir çözüm üretilmesi gerekiyor. Aksi takdirde, Türk Lirası kredisi ile ilgili yapılan düzenlemeler ödeme sistemlerini zor duruma sokmuş durumda. Bir tarafta aksaklık çıktığında, diğer tarafa da o aksaklık yansıyacak. Ödeme sistemlerinin aksatılmaması gerekiyor” açıklamasını yaptı.
"TAHIL KORİDORUNA EK OLARAK GÜBRE KORİDORU BAŞLATILMALI"
Küresel ölçekte yaşanan olağanüstü duruma ülkelerin birbirleriyle yaşadığı sorunlar da eklenince ilk etkilenen başlığın gıda olduğunu belirten Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) Teknoloji Elçisi Emrah İnce, "Beslenme piramidine baktığımızda buğday, mısır ilk sırada yer alıyor. Bugün Rusya tarım konusunda ciddi bir konuma ulaştı. Bu doğrultuda ülkemizin başlattığı tahıl koridoru konusu çok önemli. Önümüzdeki sene bir gübre koridorunun başlatılması gerekiyor. 1960’ta yeşil devrim olduğunda, 2000’lere kadar tahıl üretimini artırdık, suyu 2 kat fazla kullandık ve çok az alan genişletebildik. İnsanlığı beslemek için ciddi bir kaloriye ihtiyaç var. Gıda düzenleyicileri ve tedarikçilere yönelik besin değerlerinin zenginleştirilmesi gerekiyor. Güçlü tarım ülkelerinin, kendilerini yenilemeleri gerekiyor" dedi.
"VERİ BİZİM YENİ GÜBREMİZ"
Günümüzde süper güç devlet tanımının yanına, enerji ve tarımı elinde tutan ülkeler girdiğini söyleyen İnce, kuzey ülkelerinde tarımın artırıldığını, bu ülkelerin dünya dinamiklerini elinde tuttuğunu söyledi. Tarımda verilecek kararların 5 yıl içinde etkilerini göstereceğini söyleyen Emrah İnce sözlerini şöyle sürdürdü; "Tarımda proaktif bir şekilde kararlar alınması gerekiyor. Gıda, tarımsız olmaz. Tarımın ilerleyebilmesi adına gıda alanında ciddi bir entegrasyona ihtiyaç duyuluyor. Tarım, enerjinin az bir bölümünden besleniyor ancak yenilenebilir enerji ile beslenen tarım modelleri oldukça popüler. Avrupa’da devlet destekli birçok proje bulunuyor. Türkiye, atık zengini bir ülke. Toplamda tarımsal atık dediğimiz şey, gübre üretimine yol açıyor. Bu tesisler atık tesisi değil, atık bertaraf ettiği ve dönüştürebildiği için devlet desteğinin verilmesi gerekiyor. Türkiye, sürdürülebilir tarım konusunda alt sıralarda. Global inovasyon endeksine bakılması gerekiyor. Ar-Ge ve inovasyon ayrımı ile ilerlenmesi lazım. Türkiye’nin yüzünün inovasyona dönmesi gerekiyor. Son yıllardaki yükselmeler, patent başvuruları sonucunda ortaya çıktı. Tarım ve gıdadaki yenilikçi gelişmeler, kontrol edilmiş ortam tarımı yükselen bir trend. Topraksız tarım olmaz, insansız veya çiftçisiz bir tarım peşine değiliz. Tarımın geri kalması demek, gıdanın da geri kalması demek. Girişim ekosisteminde tarıma karşı pozitif bir ayrımcılığın yapılması gerekiyor. Geleceğimiz oradan beslenecek. Gelecekte gübre farklılaşacak. Tarımda veri bizim yeni gübremiz."
"ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE ENERJİDE DAHA BÜYÜK BİR HASAR BEKLENİYOR"
Gıda ve perakende sektörüne değer katanları ağırlayan YZB 2022'de enerji uzmanı Mehmet Doğan pandemi ile birlikte enerji talebinde büyük bir düşüş yaşandığını, bu düşüşün enerji fiyatlarına direkt olarak yansıdığını söyledi. Pandemi sonrasında ise yaşanan bilinmezlikle üreticilerin temkinli davrandığını söyleyen Doğan, "Geçen yıl enerji talebinde büyük bir artış yaşandı. Depolar boşaldı, fiyatlar artmaya başladı. Sadece elektrik değil, gaz fiyatları da arttı. Rusya-Ukrayna savaşıyla fiyatlar inanılmaz seviyeye ulaştı. İlk başlarda enerjinin bir denklem olmayacağı beklense de Avrupa Birliği’nden gelen hamle sebebiyle fiyatlar oldukça yükseldi, büyük tehdit başladı. Geçen ay Rusya Avrupa'ya gazı durdurdu. Avrupa’da birçok şirket, bu fiyatlar sonucu kapatma kararı aldı. Önümüzdeki dönemde ise çok daha büyük bir hasar bekleniyor. Önümüzdeki sene Rus gazı hiç olmayacak. Bizdeki durum ise Rusya ile nötr ilişkimiz sonucu Rus gazının akışına herhangi bir etki bulunmuyor. Kışın bize gelen gazlar yeterli olmuyor. Yetmeyen talep sonucu daha pahalı gaz alımı yaşayabiliriz. Benim mesajım ise elektrik ve gaz fiyatlarının daha da artacağı hususunda. Enerji maaliyetleri noktasında gerçek fiyatlar yansıtılsa, doğal gaz konusunda 7 kat bir zam yapılması gerekiyor. Konutlara bu yapılmıyor ancak sanayiye bu artış gösteriliyor. Bu da ürün maaliyetlerini artıracak. Bu durumda bazı üreticiler, üretimden vaz vazgeçecekler" dedi.
"YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI KULLANILMALI"
Son aylarda küresel ölçekte gündeme gelen enerji krizinin bir yılda bitmeyeceğine dikkat çeken enerji uzmanı Mehmet Doğan, kriz etkilerinin yıllarca süreceğini, mutlak suretle güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması gerektiğini belirtti. Enerjide ikinci gündemin atık olabileceğini söyleyen Doğan, "Atıklardan enerji üretmek mümkün. Türkiye'de hâlihazırda atıklardan biyogaz elde ediliyor. Şu an ülkemizde 247 tesis bulunuyor. Biyogaz aslında elektrik üretmek için doğru bir yöntem değil. Bu yakıt türünden elektrik üretmek için bir tesis kurmak gerekiyor. Fakat o tesis uzun süre kalınca çevresel bir sorun teşkil ediyor. Biyogaz içerisindeki karbondioksit alınarak, doğal gaz haline dönüştürülüyor ki bu doğru bir yöntem. Avrupa'da şu an 959 biyometan tesisi bulunuyor" açıklamasını yaptı.
Konuşmasında herkesi kendi enerjisini üretmeye davet eden Mehmet Doğan, "Avrupa’da yeni bir trend var. Buzdolabından alınan su ve dışarıda duran su arasında fiyat farkı var. Soğuk üniteler, sürekli çalışmak zorunda. Evlerde, enerji verimliliği yüksek cihazlar seçmek durumunda. Zincir marketlerin, kuru buz operasyonlarına hazır olmaları gerekiyor" dedi.