9132,8%1,12
34,54% 0,23
36,42% 0,22
2958,46% 0,81
4958,14% 0,59
Mithat ÜNAL- Herkesin başlarda sıradan gördüğü ama küçük bir dokunuşla doğa ananın insanı nasıl kendisine hayran bırakan bir çekicilikle karşıladığı o yer. Ortamın stresinden kaçmak için yer aradığımız nadir yerlerden birisi o
Mithat ÜNAL- Herkesin başlarda sıradan gördüğü ama küçük bir dokunuşla doğa ananın insanı nasıl kendisine hayran bırakan bir çekicilikle karşıladığı o yer. Ortamın stresinden kaçmak için yer aradığımız nadir yerlerden birisi olan O yerin gizemi gerçekten de derin ve yeşil bir kanyona, sağlığımızı geri veren suyunda ve lezzetli balığında saklı. O yerin gizemi, belki de Ahmet Kutsi Tecer’in 1927’de yazdığı ‘Orda Bir Köy Var Uzakta’ dediği bakir köylerimizinden birisi olmasında saklı.
İki kardeş, o gizemi öyle bir çözmüş ki, şimdi o yere binlerce kişi akın ediyor. Çokta uzakta değil.
Bozyazı da.
Bozyazı’nın Dereköyü Mahallesi’nden bahsediyorum. Eskiden Bozyazı’nın Karamanastır üzerinden geçen patika yoldan Kızılcaya, oradan da 3 kilometre ilerideki belki de sağlığın, huzurun, mutluluğun başladığı yere ulaşıyoruz. Dereköyü Mahallesindeki Değirmenin Gözüne… O patikadan 8-10 saatlik bir yürüyüşün ardından varılabilecek bir yer...
Ben babamla birkaç kez gittim. Ortaokul yıllarımda. Yalçın kayalıkları, yamaçtaki gür çam ormanları, Yükselen buharın ortamı ışık renklerine bürüdüğü çağlayanları, biraz Kızılcanın altından Dereköyüne kadar bariz olarak fark edilen tarihi yaşanmış kayadan yerleşim yerleri.. Kısacası, tarihin yanında doğanın yüreklere attığı imzanın ta kendisi…
Öyle demeyin…
Sağlığın, huzurun, mutluluğun başladığı yer derken boşuna demiyorum. Bundan çok değil, daha 60 yıl önce o yörenin insanının yaş ortalaması, 80-90 civarındaymış.
Yaşlılar anlatır. Doktorlar, özellikle sindirimi kabızlık ve böbrekleri ile ilgili sorunlar yaşayanlara, Dereköyünün sularından içmelerini, hatta mümkünse bu sudan sürekli temin etmelerini öngörürlermiş.
Demiştim ya iki kardeş diye, Mustafa ve Tamer Şeker Kardeşler. Şeker gibi çocuklar. Kurdukları alabalık çiftliği ile hem doğallığın lezzetini sunuyorlar, hem de turizme ve ülke ekonomisine katkıda bulunuyorlar.
Birkaç ailenin uğradığı Dereköyü alabalık Çiftliğine, sabrın selamete erdiği bu günde binlerce kişi dolup taşıyor. Sadece Anamurdan ve Bozyazıdan değil, Mersinden, Antalya’dan ülkenin dört bir yanından namını duyan geliyor. Balığın, kızartması, kömürü, etin ona keza köftenin, Değirmenin gözü adıyla asırlardın anılan su ile doğallığın lezzeti, kanyonun ihtişamı…
Evet…
Dereköyüne ulaştıktan ve balığınızı yedikten sonra O kanyonun içinden Kızılcaya doğru yürürseniz eminim ne stres, ne tansiyon, ne şeker, hepsini geride bırakır, hayatın kendisine ulaşırsınız.
Haaa… Benim küçük bir de tavsiyem var, isterseniz bu yürüyüşün bir kısmında, çok değil 200 metre kadarını, ayakkabılarınızı çıkarıp kıyafetinizi dizinize kadar sıvadıktan sonra, yalınayak yürüyün.
Böyle derken sağlığınız için söylüyorum. Yoksa asfalt otoyolu, Alabalık çiftliğinin hemen yanındaki geniş araç parkına kadar ulaşıyor…
Bu kanyonu anlatmaya devam edeceğim…
Yürüyüşünüz sağlıklı, balığınız afiyet olsun.