9724,50%-0,42
35,19% 0,30
36,73% 0,92
2968,28% 1,32
4806,92% 0,71
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Penbesel Özdemir, deprem travmasında da yas sürecinde olduğu gibi beş aşamanın bulunduğunu belirterek bu dönemlerin özelliklerine ilişkin değerlendirmede bulundu.
Deprem travmasında tıpkı yas sürecinde olduğu gibi beş aşaması bulunduğünu belirten Uzman Klinik Psikolog Penbesel Özdemir, bu evrelerin inkar, öfke, pazarlık, depresyon ve kabul olarak sıralandığını söyledi.
Özdemir, bu aşamaların herkes tarafından aynı şekilde yaşanmadığını kaydederek, “Birimizin öfke aşamasında kaldığı durum daha uzun sürerken, birimizin kabul kısmına geçişi daha kolay da olabiliyor. Her birimizin bu süreçleri deneyimlemesi farklılaşabiliyor.” dedi.
Yaklaşık iki ay devam eden uzamış yasın kişi üzerindeki olumuz etkilerine de değinen Özdemir, uzman desteği alınmasını tavsiye etti.
Yas sürecinde beş aşama var
Yas sürecinin Elisabeth Kubler-Ross tarafından tanımlanmış bir süreç olduğunu ve bazı aşamalardan oluştuğunu ifade eden Uzman Klinik Psikolog Penbesel Özdemir, bu aşamaları inkar, öfke, pazarlık, depresyon ve kabul olarak sıraladı.
İnkar Aşaması: İnsanlar beklenmedik bir durumla karşı karşıya kaldıktan sonra bir şok geçiyorlar. Bu nedenle bu aşamaya ‘şok’ aşaması da denmektedir. “Bu benim başıma gelmez”, “Gerçekten ölmüş olmaz” gibi birtakım cümlelerle şok ve inkar aşaması başlıyor. Bu süreç yaşanılan durumun inkarı üstüne kuruluyor.
Öfke Aşaması: Diğer aşamadaysa kişi öfke aşamasına geçiyor. Bu süreç inkar aşamasından sonra geliyor ve yaşanan kayıptan sonra bir hayal kırıklığı ve öfke aşaması başlıyor. Çünkü kaybedilen kişinin ardından birtakım suçluluk ve pişmanlık gibi duygular da ortaya çıkabiliyor. Birlikte yapmak istediklerini yapamamak, erken kaybettiğini düşünmüş olmak, isteklerinin ve beklentilerinin artık gerçekleşemeyeceği için yaşadığı engellenmişlik hissi ile birlikte öfke ve sıkıntı gibi duygular artmaya başlıyor. Kişi bu dönemde tabii ki neden benim başıma geldi diye sorguluyor veya suçlu aramaya başlıyor, sorgulamalara başlıyor. Öfkeye bu süreç eşlik ediyor.
Pazarlık Aşaması: Diğer süreç ise pazarlık aşaması, bu süreçte de artık yaratıcıyla bir pazarlık sürecine gidiliyor. Kaybedilen kişinin geri dönmesi, hayatta olması ile ilgili bir süreç. Daha çok ölüme yakın olduğunu hissettiğimiz yakınlarımıza karşı gösterdiğimiz bir tutum da oluyor. “O ölmesin de böyle olsun” gibi daha çok pazarlığa geçilen bir dönem. Hayatta kalan ama artık ölüme yaklaştığımız yakınlarımız için bu tür tutumlar gösterebiliyoruz. Örneğin depremde enkaz altında olan veya deprem sonrasında hala hayati kritik bir süreçte olan kişilere yönelik duyulan bir süreç.
Depresyon Aşaması: Depresyon aşamasında da kişi artık o kaybın verdiği çaresizliği yaşamaya başlıyor. Kayıp gerçeğini hayatımıza aldığımız dönem depresyon aşamasıdır. Bu dönemde kişi, depresyonla karakterize olan duygularını da yaşamaya başlıyor. İsteksizlik, enerji azlığı, karamsarlık, suçluluk ve ilgili kaybetmek gibi depresyon aşamasında bu duygular yaşanıyor.
Kabul Aşaması: Sonraki aşama ise kabul aşaması, artık ölümün bizim hayatımızın bir parçası ve gerçeği olduğunu kabul ettiğimiz bir aşama. Burada artık şunu görüyoruz, ne kadar pazarlık etsek de geri getirebileceğimiz bir durumun olmadığını, bu nedenle de kabul etmenin en sağlıklı yol olduğunu gördüğümüz bir döneme geliyor. Artık kayıp yaşadığımız kişiye dair güzel anılarımızı hatırladığımız, şükran duyduğumuz ve yaşamın o olmadan da devam edebildiğini gördüğümüz aşama bu aşamadır.
“Herkes bu süreci farklı yaşayabiliyor”
Özdemir, bu aşamaların herkes tarafından aynı şekilde yaşanmadığını belirterek “Hiçbirimiz böyle sırasıyla yaşamıyoruz ya da her aşamayı sıra sıra geçip tamamlamış da olmuyoruz. Birimizin öfke aşamasında kaldığı durum daha uzun sürerken, birimizin kabul kısmına geçişi daha kolay da olabiliyor. İşin teorik kısmından bahsediyoruz ama elbette pratikte karşılaştığımızda her birimizin bu süreci deneyimlemesi farklılaşabiliyor.” diye konuştu.
“Uzamış yasta mutlaka destek alınmalı”
Bu süreçte hem uzamış yas hem de tamamlanmamış yas denilen kavramların da gündeme geldiğini belirten Uzman Klinik Psikolog Penbesel Özdemir, şu uyarılarda bulundu:
“Kişi kayıplarına ulaşamadıkça, hayatta olup olmadığından emin olamadıkça da bu süreci sağlıklı bir şekilde yaşaması çok zorlaşıyor. Yas uzadığında örneğin 2 aydan uzun süredir bu tepkiler devam ediyorsa yani ölen kişiye duyulan o yoğun özlem hali, sürekli o anılar ve düşüncelerde olma hali devam ediyorsa, kişide artık ölüme dair belirgin bir güvensizlik hakimse, kayıplarını hatırlamaktan kaçınıyorsa, yoğun bir duygusal acı içerisindeyse, yeniden hayatına uyum sağlamakta güçlük çekiyorsa ve hayata dair anlamsızlık, boşluk hisleri artıyorsa uzamış bir yas sürecinden bahsedilebiliyor. Klinik olarak ele alınması gereken bir durum için de mutlaka psikolojik bir destek alınması gerekiyor.”
Hibya Haber Ajansı