Davutoğlu, parti bünyesinde oluşturulmuş afet birimlerince tüm gelişmelerin yakından takip edildiğini belirterek, hiçbir siyasi amaç gözetmediklerinin altını çizdi.
Afetlerde ilk 72 saatin çok kritik olduğunu vurgulayan Davutoğlu, bu süreç içerisinde kendisi ve parti yetkililerince siyasi bir tartışma yaratılmaması konusunda azami gayret gösterdiklerini ancak aynı duyarlılığın iktidar cenahından gelmediğini söyledi.
Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dün yaptığı açıklamaları hatırlatarak ‘defter tutma’ ifadesine ilişkin Davutoğlu, bunların sağlıklı ifadeler olmadığını, bir devlet başkanının kriz anından en önemli görevinin tüm vatandaşların aynı psikolojiyi yaşamasını sağlamak olduğunu ileri sürdü.
Şu ana kadar birçok eksiklik ve zaaf gördüklerini dile getiren Davutoğlu, “Duyduğumuz şeyleri dile getirseydik çok daha sert şeyler söylememiz gerekirdi. Yüreğimiz yandı, ifade edemedik.” dedi.
“Defteri tutan bir tek siz değilsiniz”
İlçelere, köylere, kasabalara ulaşmayan yardımları gündeme getirmediklerini ve açıklamak için depremin üzerinden 72 saat geçmesini beklediklerini iddia eden Davutoğlu, “Ama herkes defter tutacak ve bu defterlerden sonra bu işin vebali kimlerin üzerindeyse, deprem doğal bir afettir ama bu afeti daha büyük bir acıya dönüştürenler kimlerse hepsi hesap verme makamında olacak” ifadelerini kullandı.
Davutoğlu, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in “Cumhur İttifakı olarak sahadayız” açıklamasına da “Muhalefet partileri yürekleri yanarcasına koşturmuyormuş gibi Cumhur İttifakı’na atıfta bulunarak konuşması. Böyle bir günde yapılacak konuşma mıdır bu? Depremden dahi bir siyasi rant elde etme çabası yakışıyor mu Allah aşkına” diyerek tepki gösterdi.
“O sansür kalıplarını kıracağız”
İletişim Başkanlığı’nın uygulamaya soktuğu Dezenformasyon Uygulamasına da değinen Davutoğlu, “Yönetenler gerçekle yüzleşmek durumundadır ve toplum gerçeği olduğu gibi görme hakkına sahiptir. Eğer dezenformasyon yapan bir çete varsa üzerine gidebilirsiniz ama bunu hukuki bir suç unsuru varsa yaparsınız. Bunu söyleyerek örtülü bir sansür havasına ülkeyi sokarsanız bütün o sansür kalıplarını kırar, halkın yaşadığı gerçeği kamuoyuyla paylaşırız ve paylaşacağız da.” diye konuştu.
'Bunlar halkın acısını paylaşabilirler mi?'
Davutoğlu, “Halk acı çekerken onun karşısında tebessüm eden bir vali, halk büyük bir ıstırap içinde, on binlerce vatandaşımız enkaz altındayken ortada bir sorun yok sosyal medya bunu abartıyor diyen bir bakan, kendisine feryat eden vatandaşa sırtını dönüp telefonla konuşan bir AK Parti yöneticisi. Bunlar halkın acısını paylaşabilirler mi?” diye sordu.
“Bu kriz Ankara’dan yönetilemez, AFAD Merkezi’ni Kahramanmaraş’a taşıyın”
AFAD’ın bu afetin üzerinden tek başına gelmesinin mümkün olmadığının öne süren Davutoğlu, tüm kurumların AFAD koordinasyonu altında toplandığını, ne kadar büyük bir kapasitesi olursa olsun bunun altından kalkmasının mümkün olmadığını ve bu sürecin tek bir merkezden yönetilmesinin imkansız olduğu görüşünü savunarak dün yaptığı ‘AFAD merkezinin Kahramanmaraş’a taşınması’ çağrısını da yineledi.
“Talimat beklemeyin”
Davutoğlu, ilgili kurumlara inisiyatif alma çağrısında bulunarak, “Vakit daralıyor. Tabi ki talimat beklenir ama sizin talimat beklemeden de yapmanız gereken görevler var. O görevleri yerine getirin. O görevleri yerine getirirken milletin vicdanına ve devletin vakarına hesap vereceğinizi bilin. Korkmayın; sizler vazifenizi yaptığınızda takdir edileceksiniz ama halkın acısını hafife alanlar ve halkla bir ruh bağı kuramayanlar çok kötü anılacak.” dedi.
“Sivil toplumun önünü açın”
Afet sürecinde sivil toplum kuruluşlarının önüne çeşitli engeller çıkarıldığı yönünde değerlendirmelerde bulunan Davutoğlu, “Ben sivil toplum kuruluşlarımızın kapasitesini bilirim. Engellemeyin, durdurmayın yardımları. Halk susuz, aç. Ekmek ve su istiyor insanlar. Artık bu basiret bağlanmasını bırakın. Devlet kurumlarının felç hale getirilmesine sebebiyet vermeyin. Onlarca kriz yönetmiş eski bir başbakan olarak söylüyorum. Bu kriz daha iyi yönetilebilir” ifadelerini kullandı.
Davutoğlu, yerel yönetimlere yönelik kısıtlamalara tepki göstererek, “Bırakın çalışsınlar. Gayret sarf etsinler. Bugün şu ya da bu partili yok. Bugün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı var. Yanlış yapanı hesaba çeken ama doğru çalışanların elini kolunu bağlamayın” şeklinde konuştu.
Hibya Haber Ajansı