HABER MERKEZİ-İstanbul Bilgi Üniversitesi’ndeki “Cumhuriyet Konferansı”, Cumhuriyet’in ilk yüzyılına ışık tutuyor. İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde düzenlenen “İlk Yüzyılı Biterken Cumhuriyet Konferansı: Demokratikleşme Momentleri, Sıradan İnsanlar ve Siyaset” başlıklı konferans “Ekonomi Politikasının Yüz Yılı” oturumuyla başladı. Üç gün boyunca sürecek konferansta farklı disiplinlerde çalışmalar yürüten akademisyenler Cumhuriyet’in ilk yüzyılını siyasi, ekonomik, sosyolojik ve günlük hayata dair bakış açılarıyla değerlendirecek.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nün düzenlediği “İlk Yüzyılı Biterken Cumhuriyet Konferansı: Demokratikleşme Momentleri, Sıradan İnsanlar ve Siyaset” başlıklı üç gün sürecek konferansın ilk oturumu 28 Nisan Cuma günü santralistanbul Kampüsü’nde gerçekleşti. Konferans, İstanbul Bilgi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M. Ege Yazgan, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Pınar Uyan Semerci ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ömer Turan’ın açılış konuşmalarıyla başladı.
Prof. Dr. M. Ege Yazgan “İstanbul Bilgi Üniversitesi olarak Cumhuriyetimizin 100. yılında bu konferansı gerçekleştiriyor olmaktan dolayı gurur duyuyoruz. Üniversitemizin kuruluşundan bu yana 27 yıl geçti. Bu süre zarfında birçok konferans düzenledik; ancak Cumhuriyet’in 100.yılı vesilesiyle gerçekleştirdiğimiz bu konferans onu daha özel bir yere yerleştiriyor. Konferansımız üç güne yayılacak ve yaklaşık 75 akademisyenimiz, moderatörlerimiz bize eşlik edecekler. Cumhuriyetimize dair hem siyasi, hem ekonomik, hem de sosyolojik ve günlük hayata dair bakış açılarıyla retrospektif bir değerlendirme sunacaklar. Konferansın son derece önemli katkılar sunacağına eminim” dedi.
Prof. Dr. Pınar Uyan Semerci ise “Bu konferansın ilk planlandığı tarihler 24-25-26 Şubat’tı. Fakat bildiğiniz üzere kelimelerin ifade etmekte yetersiz kaldığı çok ağır bir depremle, depremlerle sarsıldık. Başlarken kayıplarımızı anmak istiyorum. Tekrar hepimizin başı sağ olsun. Verimli, keyifli, düşündürücü, ufuk açıcı, içinde bulunduğumuz ruh halini biraz olsun kırabilecek bir konferans olmasını diliyorum.” dedi.
Hazırlık komitesi adına son açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Ömer Turan ise; “Genelde bu tür konferansları açarken etkinliğin neden yapıldığı gerekçelendirilir. Fakat burada buna hiç ihtiyaç yok, Cumhuriyet’in 100. yılı zaten kendi başına önemini anlatıyor. İstanbul Bilgi Üniversitesi olarak sürdürdüğümüz çeyrek asrı geçen eleştirel sosyal bilim anlayışı çerçevesinde disiplinlerarası bir perspektifle Cumhuriyet’in yüzyılına bakmaya çaba göstereceğiz.” dedi.
‘Türkiye’nin dış açık vermeden büyümesi gerekiyor’
Konferansın “Ekonomi Politikasının Yüz Yılı” başlıklı ilk oturumu Prof. Dr. Pınar Uyan Semerci moderatörlüğünde gerçekleşti. İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin kurucu rektörlerinden Ekonomi Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Asaf Savaş Akat Türkiye’nin enflasyonla geçirdiği yıllarının tarihçesine ve nedenlerine değindi.
Akat “Türkiye’nin Enflasyon Sınavları” başlıklı konuşmasında Türkiye’nin yüz yıllık enflasyon tarihi üzerinde durdu ve diğer ülkelerle karşılaştırmalar yaptı. Akat enflasyonu anlatırken Türkiye’den örnekler vererek şunları söyledi: “Hızlı büyüyen ülkelerde enflasyon düşük olur. Türkiye enflasyon tarihinde en hızlı büyümeyi dolayısıyla en düşük enflasyonu Süleyman Demirel döneminde yaşadı. 70’lerin sonlarında Ecevit Hükümeti’nde ve 90’larda Tansu Çiller döneminde yüksek enflasyon yaşandı. Bugün de yüksek enflasyonla mücadele devam ediyor. Bulgaristan, Romanya, Sırbistan’da 2000’li yılların başında kişi başına düşen gelir Türkiye’nin çok altındaydı, şu an kişi başına düşen gelir olarak üçü de Türkiye’nin çok üzerinde. Türkiye’nin enflasyon hikâyesi aslında dış açıktır, iç kaynaklarını seferber etmeden başkaları üretsin biz yiyelim mantığı ile büyüme çabasının bir sonucudur. Türkiye’nin dış açık vermeden büyümesi gerekiyor” dedi.
‘Türk ekonomisi kendi dinamizmini harcıyor’
“Türkiye’nin Dış Ticaret Yüzyılı” başlıklı bir konuşma yapan Prof. Dr. Ege Yazgan ise “Dış ticaretimiz 1980’lerden bu yana hızla büyüyor. Ancak dış ticaret büyürken dışarıdan ithalatla aldıklarınız ihracatla dışarıya sattıklarınızı karşılamaya yetmiyor ve sürekli açık veriyorsunuz. Türkiye’nin 460 milyar dolar civarında dış borcu var. Bu çoğunlukla kısa vadeli sermaye hareketi olarak ülkeye geliyor; uzun vadeli yatırım olarak pek gelmiyor. Büyümeniz tamamen dış kaynak girişine ve dolayısıyla o kaynak girişi sayesinde dışardan aldığınız mala bağlı olduğu zaman bu durum büyümeyi aksattırıyor. Önemli olan istikrarlı olmak.” dedi.
Yazgan, ekonomide orta vadeli sanayileşme politikası olmadığı ve uzun vadeli eğitime ve kurumlara yatırım yapılmadığı için Türkiye ekonomisinin kendi içindeki dinamizmini de harcadığını dile getirdi.
Erken sanayisizleşmenin sonuçlarını bugün yaşıyoruz
Prof. Dr. Ebru Voyvoda ise; “Türkiye’de Büyüme, Sanayileşme, Sanayisizleşme” başlıklı bir konuşma gerçekleştirdi. Voyvoda, Türkiye’nin ikinci yüzyılına başlarken ülkenin ekonomisinde yapısal, kronik meşakkatli bir noktada olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “Türkiye çoklu ekonomik krizleri derinden yaşayan bir ülke. Dış borcun enerji ve inşaat odaklı harcanması, küresel ekonomiyle tam olarak eklemlenememe, düşük maliyetli iş gücü ve bağımsız ekonomik politika üretememe gibi faktörler nedeniyle sanayileşme sürecini tamamlayamadan erken sanayisizleşme sürecine girmiştir. Bu da dış borca ve koşullara bağlı bir sonuç ortaya çıkarmıştır” dedi.
Moderatörlüğünü İstanbul Bilgi Üniversitesi Tarih Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Başak Tuğ Onaran’ın yaptığı “100 Yıla Sıradan İnsanların Hayatı Üzerinden Bakmak” başlıklı oturumda ise Doç. Dr. Erol Ülker, Doç. Dr Ayşe Özil ile Prof. Dr. Bülent Bilmez söz aldı.