9132,8%1,12
34,54% 0,23
36,42% 0,22
2958,46% 0,81
4958,14% 0,59
2022 yılında Covid-19 salgının dünya ekonomisine getirdiği olumsuz etkiler sürerken, Ukrayna krizi de meydana geldi ve Avrupa ülkeleri dahil tüm dünya ülkelerinin ekonomik canlanmasına gölge düşürdü.
Afrika ülkesi Malavi Cumhuriyeti'nde Ukrayna krizinin etkisi nedeniyle gıda, gübre ve yakıt fiyatlarında ciddi artış yaşandı.
Bu küresel durum altında, dünya genelinde 2008 yılından bu yana geçen süre içinde en ciddi gıda krizi de yaşandı. Rusya ve Ukrayna, dünyanın önemli gıda üreticisi ve ihracatçısı konumunda. İki ülke arasındaki çatışma, küresel gıda fiyatlarının ciddi oranda artmasına yol açtı. Bu sebeple çok sayıda sivilin yaşamı gıda eksikliği nedeniyle tehdit altında bulunuyor.
Gıda krizi beraberinde enerji krizini de getirdi. Eylül ayında Rusya'yı Batı Avrupa'yı bağlayan 'Kuzey Akım-1' ve 'Kuzey Akım-2' doğal gaz boru hatlarında ard arda patlamalar yaşandı. Bu olayların arkasındakiler bugüne kadar henüz aydınlatılamadı. Ancak olayların getirdiği olumsuz etkiler net. Avrupa halkının karşı karşıya kaldığı kış mevsimi, son yılların en sert kışı olacağı kesin. Avrupa'da doğal gaz tedariğinin yetersiz olmasından dolayı bazı Avrupa ülkelerinde elektrik fiyatları 10 kat arttı. Bu artışlar, kıtada üretim maliyetinin de artmasına ve iç ve dış yatırımların Avrupa'dan ayrılmasına yol açtı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Avrupa'nın refah dolu döneminin artık sona ermek üzere olduğunu savundu.
Dünya genelinde gün geçtikçe ciddileşen meydan okumalara karşı, tüm dünya ülkeleri ne yapmalı? Dünyanın tek süper gücü olan ABD, krizi kışkırtmayı ve yangına körükle gitmeyi tercih etti. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken yaptığı açıklamada, Joe Biden'in ABD başkanlığı görevine başlamasından bu yana geçen süre içinde, ABD'nin artık Ukrayna'ya 21 milyar 900 milyon ABD Doları tutarında askeri yardım sağladığını vurguladı. ABD'den Avrupa'ya sürekli getirilen silahlar, Ukrayna krizini şiddetleştirirken, elde edilen gelirlerin çoğu da ABD'li silah üreticilerin cebine girdi.
(1 Ağustos 2022 tarihinde San Francisco kentinde yaşayan ABD'liler, Pelosi'nin Çin'in Taiwan adasına kaçak ziyaretine karşı çıkmak için toplandı)
ABD'nin Asya'da yaptığı eylemlere de bir göz atalım! Ağustos ayında dönemin ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, yurtiçi ve yurtdışında giderek yükselen 'hayır' seslerini göz ardı ederek, Çin'in Taiwan bölgesine kaçak bir ziyaret gerçekleştirdi. ABD, bu ziyaretle Doğu Asya'da güvenlik durumunu karmaşık bir hale getirdi. ABD, İngiltere ve Avustralya arasında AUKUS adı altında, nükleer denizaltılarda kullanılan teknolojilerin paylaşılmasını öngören bir anlaşmaya varıldı. ABD, kendi ileri teknoloji avantajlarını korumak için de sözde çip yasasını çıkardı ve ileri teknoloji alanında Çin'e yönelik yatırım ve ihracata kısıtlamalar getirdi. ABD, Güney Kore'li Samsung gibi küresel çip üreticilerini çekirdek verilerini ABD'ye teslim etmesi için zorladı.
ABD'nin söz konusu tüm eylemleri, Soğuk Savaş zihniyeti, hegemonyacılık ve eşkiya mantığıyla doludur. Oysa, askeri güç ve güç siyasetine başvurmasak, dünyadaki sorunları hiç çözemeyecek miyiz? Tabii bu sorunun yanıtı kesinlikle hayır olmalı. Çin gibi, dünyada barışı seven birçok ülke, küresel meydan okumaları göğüslemek için iş birliği ve kazan kazan ilkesini tercih etti. Çin, küresel ekonomik ve toplumsal gelişmeyi hızlandırmak için küresel kalkınma inisiyatifi ve küresel güvenlik inisiyatifini ortaya koydu. Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklığı Antlaşması (RCEP) gibi birçok ticaret iş birliğine önemli katkı sağladı. RCEP'ne üye ülkeler arasında gelişmiş ülkelerin yanı sıra, gelişmekte olan ülkeler ve en az gelişmiş ülkeler de yer alıyor. Farklı milliyet, din ve kültürden olmalarına rağmen, bu ülkeler, el ele vererek iş birliği ve ortak refahı tercih etti.
(14 Mayıs 2020 tarihinde Ruandalı kahve üreticileri bin 500 kilo kahvenin Çinli e-ticaret işadamlarının aracılığıyla bir anda satıldığını görünce, içten güldüler. )
Nitekim, kapsamlı bağlantı, iş birliği ve diyalog, insanlığın doğal özelliği. Dışa açık olma, iş birliği ve kapsayıcılığı ise çağın ana eğilimi. Gerçi, insanlığın kader ortaklığı, tüm dünya ülkelerinin ortak iradesi olmalı. Anlaşmazlıkları barışçı görüşme yoluyla çözmek, iş birliği yaparak çifte kazanca kavuşmak, tüm dünya ülkelerinin devlet yönetimlerinin en doğru tercihi olmalı.
Kaynak: Çin Uluslararası Radyosu-Çin Medya Grubu
Hibya Haber Ajansı