9724,50%-0,42
35,19% 0,30
36,73% 0,92
2968,28% 1,32
4806,92% 0,71
MHA-Mirgün Cabas’ın GAİN’de her hafta perşembe akşamları canlı yayında, gündemin önemli konularını araştırmacı yazar Bekir Ağırdır ve gazeteci Özlem Akarsu Çelik eşliğinde tartışmaya açtığı “Ya Sonra?”, yeni bölümü
MHA-Mirgün Cabas’ın GAİN’de her hafta perşembe akşamları canlı yayında, gündemin önemli konularını araştırmacı yazar Bekir Ağırdır ve gazeteci Özlem Akarsu Çelik eşliğinde tartışmaya açtığı “Ya Sonra?”, yeni bölümünde siyasal iletişim uzmanı Dr. Gülfem Saydan Sanver’i konuk etti.
“Başörtüsü meselesi genç seçmende çok da etkili değil”
Saydan Sanver, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yürüttüğü siyasetle ilgili, “Eskiden başörtüsü gibi temel hak ve özgürlüklerden bahsederdi, artık onlardan da bahsedemiyor. Başörtüsü konusunun da eskisi kadar prim yaptığını, genç muhafazakâr seçmende çok da etkili olduğunu düşünmüyorum. Çünkü onlar bunu rahatça kullanabilecekleri bir ortamda büyüdüler. Dolayısıyla bu onlar için bir lütuf değil, verili bir durum. Başörtüsüyle kamusal alana çıkmak belli bir dönem bir seçmen grubu kadın için çok değerliydi. Onların artık arzu ettikleri başka bir şey var; örneğin çocuklarının işe girebilmesi. Cumhurbaşkanı başörtüsünü kamusal alana çıkarabildi ama hâlâ toplumsal bir barışmayı, bunun normalleşmesini tam olarak yaşatamadı” dedi.
“Erdoğan zamanın ruhunu okuyamıyor”
Erdoğan’ın kendi içinden çıktığı sınıfın dertlerine dahi uzak kaldığını ve zamanın ruhunu okuyamadığını ifade eden Saydan Sanver, şöyle devam etti: “O hâlâ ilk seçimde kazandığı vaatleriyle kaldı ama Türkiye değişti, toplum değişti. Oy verme davranışının bir bölümü sınıfsal dayanışmadır. Bu insanlar sadece kültürel değil, ekonomik bir sınıfın temsilcisi olarak iktidara geldiler. Gelinen noktada, içinden çıktıkları o sınıf kentsel dönüşümlerle, barınma sorunu ve açlıkla mücadele ederken, kendileri bambaşka bir yerde. Artık o sınıfa erişimleri de olmadığını anlıyoruz. Tamamen kendi dünyalarına hapsolmuş durumdalar.”
“AK Parti artık kitle partisi değil”
Konuyla ilgili Bekir Ağırdır’ın yorumu şöyle oldu: “AK Parti en azından 2013’ten beri artık kitle partisi değil. Şu anda hedef çoğalmak değil, safları sıklaştırmak. Öncesinde sınıfsal olarak da, kültürel kimlik olarak da çoğalmayı hedef alan bir strateji peşindeydi. Bunu hedefliyorsanız her sınıfın dertlerine dair vaatlerde bulunup politikanızı çeşitlendirebilirsiniz. Bugün kendi alanını çerçevelemiş durumda; onun içinden yapabileceği kampanya belli. Vaatleri ancak yardım politikaları ve sadece ekonomi. Orada bile yapısal reform önerileri yok.”
“Gıda krizini, kuraklığı bile kendine dert edinip vaat üretmemiş”
Ağırdır sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünyanın, yerkürenin değişmesinden ötürü gıda krizi, kuraklık, içme suyu krizi çok net kapımızda. Bunu bile kendine dert edinip bir vaat üretmemiş. Çevre mücadelesini, sürdürülebilirliği, AB Yeşil Mutabakatı’nı bile Batı düşmanlığı olarak çerçevelersen ve onlar bizim kötülüğümüzü istediği için bunları icat ediyor dersen, o zaman da yapacağın hiçbir politika kalmaz.”
“Bilgisayar alamayan gençlik, ‘Biz güçlüyüz’ söylemine inanmaz”
Dr. Gülfem Saydan Sanver, gıdanın bu kadar pahalı olduğu bir yerde kimsenin ekonominin iyi ve ülkenin güçlü olduğuna inanmasının mümkün olmadığını söyleyerek, “Erdoğan’ın vaatleriyle gösterdikleri arasında da bir çelişki var. Bir yandan gençlere 10 GB internet, ilk televizyon ve bilgisayar alımlarında ÖTV indirimi gibi vaatlerde bulunuyor. Bunlara muhtaç, bilgisayar bile alamayan bir gençliğiniz var. Bir yandan ‘Biz o kadar güçlüyüz ki drone’larla, İHA’larla fırtınalar estiriyoruz’ diyor. Bunun bir tutarlılığı, o gençlerde bir karşılığı olabilir mi?” diye sordu.
“İttifak birlikteliğinin hâlâ bir hikâyesi yok”
Saydan Sanver, Altılı Masa’nın iletişim çalışmalarını, “Aslında rengârenk bir masa. Türkiye’nin bütün farklı dinamikleri, kimlikleri var o masada. Kutuplaşmayı da aştık. Ama sokakta insanlarda bir heyecan görmüyoruz. Çünkü hâlâ bu birlikteliğin bir hikâyesi yok. Bu birlikteliği, sadece seçim kazanma odaklı yaşatırsanız bu çok sığ olur ve seçmen bundan etkilenmez, heyecan duymaz. Aylarca oturmuşsunuz, hiçbir ittifakın yapamadığı bir mutabakat metni çıkarmışsınız. Bu bile televizyondaki tartışma programlarında üç gün tartışıldı ve bitti. Biz neden sokakta billboard’larda bunu göremedik?” şeklinde yorumladı. Sözlerine, “İlk kez muhalefet psikolojik üstünlüğü ele geçirdi ama bir türlü bize o coşkuyu, heyecanı yaşatamıyorlar. Yüzergezer seçmen ve kararsızlıklar bakımından son dönemin coşkusu etkili olacak. Belli bir seçmen grubu bunu arıyor” şeklinde devam etti. Muharrem İnce ve öncesinde Ümit Özdağ’ın ise oy oranlarını yarattıkları heyecanla yükselttiklerine işaret etti.
“Genç seçmen gruplarına sadece söz vermek yetmiyor”
“Genç seçmen gruplarına sadece söz vermek yetmiyor. Genç seçmen tıpkı genç tüketiciler gibi bunu deneyimlemek istiyor” diyen Gülfem Saydan Sanver, şunları kaydetti: “Gençlerin hepsi büyük bir güvencesizlik altında. Sadece ekonomik olarak değil, hukuken de öyle. Gençliklerinin bir bölümü yasaklarla geçti. YouTube yasağıyla büyüdüler, şimdi Ekşi Sözlük kapalı. ‘Tweet atarsam gözaltına alınır mıyım’ diye düşünen bir gençlik bu. Aynı zamanda da okulunu bitirdi, üniversiteye girdi ve iş bulamadı. O kadar baskıcı bir otoriter rejimin altında kaldılar ki farklı bir şey söylenmesini bekliyorlar. Bir bağırma ihtiyacı var. Muharrem İnce onların bağıramadığı kişiye bağırıyor.”
“AK Parti içerisinde eski özgüven yok”
Özlem Akarsu Çelik, muhalefetin kampanya söylemleriyle ilgili, “Seçmen muhalefete bir slogan armağan etti: ‘Birleşe birleşe kazanacağız’. Seçmenin istediği bu. Kampanyada da kullanılacakmış. Etkili olacağını düşünüyorum” yorumunu yaptı. Akarsu Çelik, AK Parti içerisinden isimlerin seçim sonuçlarıyla ilgili yorum yapmadığını paylaşarak, “Sonuçlarla ilgili eski özgüveni bugün görmüyorum” dedi.
“Bu kez sandıklardan veri akışında kriz yaşanmayacak”
Sandıklarda veri akışında önceki seçimlerde yaşanana benzer bir sorun olmaması için CHP müşahitlerinin görevli olacağını anlatan Akarsu Çelik, “Anadolu Ajansı, 2019 seçiminde 13 saatlik veri kesintisi yaşatmıştı bize. Sonra anladık ki ajansın orada görevlileri yok; AKP’li görevliler gelen bilgileri ajansa atıyor, ajans bunları abonelere dağıtıyor. Şimdi müşahitler çekecek ve gönderecek. Benzer bir krizin yaşanmayacağı, bir teknik altyapı probleminin olmadığı söyleniyor. Bunları ben sorunca bana anlatıyorlar ama seçmeni rahatlatmak için bir an önce sahaya çıkıp tane tane onlara da anlatmaları gerekiyor” dedi.