Tarih: 08.04.2023 08:33

Batıda yaşam din çağından kalan etik sermaye ile sürdürülüyor

Facebook Twitter Linked-in

MHA-Batıda yaşam din çağından kalan etik sermaye ile sürdürülüyor. Bilim insani sorunlara indirgendiğinde sorunlar çıkıyor. Uluslararası Müslüman İlahiyat Vakfı Müdürü Prof. Dr. Colin Paul Turner, Üsküdar Üniversitesi Risale-i Nur Araştırmaları Platformu ve Çağın Vicdanı Öğrenci Kulübü iş birliğinde Bediüzzaman Said Nursi’nin vefatının 63. yıldönümü münasebetiyle düzenlenen “Uluslararası Post-Materyalist ve Bütüncül Bilim Konferansı”na konuşmacı olarak katıldı. Hayattaki bazı şeylerin mantığa indirgenemediğini belirten Prof. Dr. Colin Paul Turner, bilimin etik, değer ve ahlak gibi çok karmaşık insani problemlere indirgendiğinde ortaya sorunların çıktığını ifade etti. Etiğin bilimin alanına girmediğini de vurgulayan Turner, bilimsel ilkelerden herhangi bir etik üretmenin mümkün olmadığına ve Türkiye için geçerli olmasa da Batı dünyasının din çağından kalan bir etik sermaye ile yaşamını sürdürdüğüne dikkat çekti.

 

Uluslararası Müslüman İlahiyat Vakfı Müdürü Prof. Dr. Colin Paul Turner, Bediüzzaman Said Nursi’nin vefatının 63. yıldönümü münasebetiyle Üsküdar Üniversitesi Risale-i Nur Araştırmaları Platformu ve Çağın Vicdanı Öğrenci Kulübü iş birliğinde düzenlenen “Uluslararası Post-Materyalist ve Bütüncül Bilim Konferansı”na katıldı ve “Bilim ve İslam Uzlaşabilir mi? Yeniden bir Değerlendirme” başlıklı konuşma gerçekleştirdi.

 

Mutlak varsayımlar bilinçli değildir

 

Arka planında varsayımlar olmadan çalışan bir bilimsel ve mental sistemin var olmadığını ifade eden Prof. Dr. Colin Paul Turner, “Kendi kendini kurabilen hiçbir şeyin olmadığını söylemek mümkün. En azından açıklamak için bir cümleye ihtiyaç var. 1944’te Oxford filozofu Robin Colingwood, her entelektüel sistemin birtakım mutlak varsayımlara dayanması gerektiğini söylemiştir. Her zaman için bir sistemin çalışması için yapmamız gereken mutlak varsayımlar vardır. Mutlak varsayımlar bilinçli değildir, köklerini bir kültürden alırlar ve gerçek olarak kabul edilirler. Bu noktada yapılabilecek yegâne şey analitik eleştiridir ve sorgulamaktır.” dedi.

 

Bilim karmaşık insani problemlere indirgendiğinde sorunlar çıkıyor

 

Epistomolojideki varsayımların aslında indirgemeci bir noktada olduğunu belirten Prof. Dr. Colin Paul Turner, “İndirgemeci analiz aslında karmaşık sorunları anlamak için tercih edilen yegâne yöntemdir. Gözlem ve deney, bilgi edinmenin birincil yoludur. Teori, gözlem ve deneyin ardından gelir. Teoriye bakıldığında mantıksal analizde sorunlar olduğunu görmek mümkün çünkü mantıksal analiz ikilidir. Yani yağmur yağıyor ya da yağmıyordur, hava aydınlık ya da karanlıktır. Ama dünyanın geneline baktığımızda dünya bu kadar basit işlemez. Hayattaki bazı şeyler mantığa indirgenemez, o yüzden ‘ve’, ‘veya’ tuzağına düşmemek lazım. Bilimi etik, değer ve ahlak gibi çok karmaşık insani problemlere indirgediğimizde ortaya sorunlar çıkıyor. Oysa bilim karmaşıklığı adeta yasadışı gibi kabul eder.” diye konuştu.

 

Batı, din çağından kalan etik sermaye ile yaşıyor

 

Etiğin bilimin alanına girmediğini vurgulayan Turner, “Bilimsel ilkelerden herhangi bir etik türetmek mümkün değildir. Türkiye için geçerli olup olmadığını bilemiyorum ama en azından batıda aslında bir din çağından kalan etik sermaye ile yaşıyoruz. Nörobilime baktığımızda bize bilgi tabanlı bir teori vadettiğini görüyoruz. Bilimde dahi her türlü anlamlı ifade için bilinç aslında bir ön şarttır ama tanınmıyor ve ciddiye alınmıyor. Ancak ciddiye alınması gerektiğini söylemek gerekiyor. Baktığımızda insanlar klasik yöntemler olmaksızın yani karşısındakiyle konuşmadan ve soru sormadan başka insanların zihinsel içeriğine erişebiliyorlar.” ifadelerini kullandı.

 

Prof. Dr. İbrahim Özdemir’in moderatörlüğünde gerçekleşen “Post-Materyalist Bilim Anlayışı-1” başlıklı ikinci oturumda, Almanya’dan katılan Kazimieras Simonavicius Üniversitesi Öteki Toplum Enstitüsünde Araştırmacı, Almanya Vilnius, Lithuania; Değişim Sağlık ve Bilim Enstitüsü Kurucu Direktörü Prof. Dr. Harald Walach, “Yeni Bir Bilinç Bilimi, Bilimin Genişlemesine Nasıl Katkıda Bulunabilir?” başlıklı bir konferans verdi. ABD’den konferansa katılan Bütüncül Bilim Enstitüsü Başkan Vekili Prof. Dr. Necati Aydın ise “Harfi Yaklaşımla Bütüncül Bilim ve Eğitim Anlayışına Doğru” başlıklı bir sunum yaptı. 

 

Konferans “Post-Materyalist Bilim Anlayışı-2” başlıklı üçüncü oturum ile devam etti. Prof. Dr. İbrahim Özdemir moderatörlüğünde gerçekleştirilen son oturumda ABD’den çevrimiçi olarak konferansa katılan Oregon Üniversitesi Nörobilim Enstitüsü’nden Prof. Dr. Marjorie Woollacott “Ruhsal Uyanışların Bilim Adamları ve Akademisyenler Üzerindeki Dönüştürücü Etkileri”; İngiltere’den Bilimsel ve Tıbbi Ağ Direktörü David Lorimer, “Geleceğin Bilinç Biliminde Gnosis”; Belçika’dan Université Libre de Bruxelle’den Dr Vasileios Basios “Kökenler Üzerine Öz-düşünümsel bir Bilime Doğru” başlıklı konuşmalarıyla konferansa katıldı.

 

Son oturumda ABD Harvard Üniversitesi’nden Prof. Dr. Athena Despoina Potari, “İnsan Bilimlerinde Ruhun Rönesansına Bir Çağrı”, Kenya Nairobi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mohamed Bakari “Bilimsel Yöntem Üzerine” ve Nijerya İbadan Üniversitesi Felsefe Bölümü mezunu Dr. Olaniyan Adeola Seleem, “Pozitivizm Kendi Kendine Yeniliyor: Bilimsel ve Teknolojik Atılımların Çevreci Bir Değerlendirmesi' başlıklı konuşmalarıyla konferansa çevrimiçi olarak katıldı.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —