Çavuşoğlu'nun 'Ege ve Doğu Akdeniz'de Türk Dış Politikası'' adlı panelede yaptığı konuşmasından bazı satır başları şöyle:
''Diplomatik yolla bunları çözelim. Mahkeme yoluyla mı çözeceğiz? Anlaşarak mı çözeceğiz? Bunları konuşalım. Ama Yunanistan son zamanlarda sadece kıta sahanlığını konuşalım diyor. Nasıl çözeceksiniz bu durumda? Geçmişte de Yunanistan ile çok gerilimlerimiz oldu. Yunanistan’ın terörist ele başını ülkesinde misafir ettiği bir gerçek. DEAŞ, PKK kampları var Yunanistan'da. Yunanistan’la ilişkilerin gerildiği zamanlara bakın, bunlar Türkiye’den değil Yunanistan’dan kaynaklanıyor.
Uluslararası hukuki ihlal eden Yunanistan, ama son zamanlarda Yunanistan’ın çıldırmasının sebebi, Türkiye’nin her alanda güçlenmesidir. Yunanistan’a bundan istifadeyle bazı ülkeler de elden çıkarttıkları ürünleri geçmişte bize de vermişler bazı ülkeler ama Yunanistan bu çağda elden çıkarılmış ürünlere mahkum kalıyor. Bu da içeride yarattıkları olumsuz havanın her gün Türkiye’ye saldırarak, popülizme tevessül etmenin de bir neticesidir. Bunun karşılığında Yunan halkı da Yunan Hükümetinden adım atmasını istiyor.
Geçmişte de baktığımızda da gerginliğin sebebi Yunanistan’dır. İstikşafi görüşmeleri Yunanistan uzun süre askıya aldı, verimli olmadı. Yüksek düzeyli iş birliği mekanizmamız var. Bu toplantı 2015 yılında İzmir’de gerçekleşti. Aradan 7 sene geçti ve Selanik’te gerçekleştirme konusunda hemfikir olduk. Yunanistan bu görüşmeyi sadece Miçotakis döneminde değil, bir önceki hükümet döneminde de askıya aldı. Biz de en son Miçotakis’in F-16’lar karşısında başlattığı kampanya sonrasında yüksek düzeyli stratejik işbirliği mekanizmasını dondurduğumuzu ilan ettik. Birbirimizi eleştirebiliriz, birbirimize saldırabiliriz ama bir ülkenin savunmasıyla ilgili veya temel çıkarlarıyla ilgili aleyhinde kampanya yapmak olgun bir tavır değil, düşmanca bir tavırdır. Düşmanca tavır sergileyen bir ülkeyle böyle bir görüşme ve mekanizmayı işletmenin de bir faydası yok.
Yunanistan’ın bu kara propagandası, iftiraları ya da diğer eylemleri karşısında Türkiye Cumhuriyeti ve Türk milletinin çıkarlarını koruduğumuz için böyle oluyor deniyorsa, bununla gurur duyarım. Bizim görevimiz, ülkemizin çıkarlarını savunmak. Her zaman, her konuda diyalogdan yanayım. Yunanistan’ın da samimi olması lazım.
Yunanistan'da artan ABD üsleri
ABD’ye soruyoruz. Bunlar Rusya’ya karşı kurulan üstler diyor. İnandırıcı değil. Türkiye’de de ABD’nin bir büyükelçisi var. Onların bu konuda biraz Türkiye’yi desteklediği anlayışıyla ya da ima edilen bir açıklaması oldu mu bugüne kadar? Sonuçta ABD’nin terazisi bozuldu. Kendilerine uyarılarda da bulunduk. Bunların Yunanistan’a da bir faydası olmadığını, Yunanistan’ı çözümden daha da uzaklaştırdığını söyledik. Kıbrıs’ta Rum kesimine yönelik yaptırımlar vardır. Silah ambargosunu bir yıllığına kaldırdı. Rum kesimi ABD’den istediği silahları alabilir demek. Sonuçta ABD böyle bir karar aldı. ‘Son zamanlarda Rum kesimi kara para aklama konusunda bizimle işbirliği yaptı’ daha önce açıkça kara para akladığını söylemiyordunuz. Hani çok demokratik, şeffaf bir yönetim vardı orada? Bunun karşılığı silah vermek mi? Bu silahı Kıbrıs Türklerine karşı veriyorsun. Biz ne yaptık? Onlar karar alır, biz yaparız.
Mısır ile normalleşme süreci
Tüm ülkelerle olduğu gibi Mısırla da normalleşme sürecine girdik. Geçmişteki darbeden dolayı ilişkilerimiz koptu. Şimdi bir normalleşme süreci var. Bu ikili bir süreç. Bu normalleşme süreci başlarken Mısır’la uluslararası platformlarda birbirimizin aleyhine olmama konusunda da anlaştık. Diğer ülkelerle ilişkilerimiz hızlı normalleşti, Mısır’la halen yavaş gidiyor. Bunun da sebebi biz değiliz. Mısır’ın içişlerine karışmak da niyetimiz değil. Daha çok Mısır’dan kaynaklanan bir yavaşlama var. Mısır da ilişkilerini normalleştirme konusunda samimiyle adım atar. Libya’yla bizim yaptığımız, Deniz Yetki Anlaşması ya da en son imzaladığımız Hidrokarbon Anlaşması Mısır’ın aleyhine değil. Mısır bizimle anlaşma imzalarsa Yunanistan’la yaptığı anlaşmadan katbekat fazla deniz yetki alanı ele edecek. 40 bin kilometre kareden bahsediyoruz. Yunanistan’ın ki hayal bile değil, ama bu Mısır için bir gerçek. Her ülke kendi çıkarlarını savunmak zorunda.
Bizim açımızdan Mısır’a yönelik herhangi bir sorun yok. Mısır’ın da İslam dünyası için, Filistin için, Arap dünyası için, Afrika için, Orta Doğu için hepimiz için önemli bir ülke olduğunu biliyoruz. Mısır’ın da istikrarlı ve güçlü olması lazım.
Tahıl koridoru
Rusya’nın açıklamasından sonra Cumhurbaşkanımız, dün Putin ile görüştü. Milli Savunma Bakanımız Hulusi Akar, hem Rusya hem de Ukrayna Savunma Bakanlarıyla görüştü. Aynı zamanda Ukrayna Altyapı Bakanıyla da görüştü. Ben de 2 defa Lavrov’la görüştüm. Rusya gemilerine son saldırılardan sonra bazı güvenlik talepleri var. BM’ye de Rusya’nın bir mektubu var. Bu yeni bir konu değil ama bir kez daha Rusya bunu gündeme getirdi. Rusya’nın ihraç etmek istediği ya da ettiği gübre ve tahılın önündeki engeller, gübre ve tahıl yaptırım listesinde değil. Bu ürünü taşıyacak gemiler, halen limanlara yanaşamıyor. Dolayısıyla birçok ülkenin gemileri de bu yükü taşımaktan çekiniyor.
Biz gerek, ABD gerekse AB gerekse BM Genel Sekteri nezdinde her seferinde girişimlerde bulunduk. Bu konuda da bir mutabakat var. Rusya’nın ihraç ettiği ürünlerin önündeki bu engelleri kaldırmak demek, Rusya’yı savunmak anlamına gelmez.
Tüm mevkidaşlarımız ile görüşüyoruz. Dolayısıyla her iki ülkenin ürünlerine tüm dünyanın ihtiyacı var. Tahıl Anlaşması’nın uzatılması ve sorunsuz bir şekilde işlemesi konusunda bir mutabakata varacağımıza inanıyorum. Taraflarla da görüşmelerimi sürdüreceğiz.''
Hibya Haber Ajansı