Küresel salgının insanları sağlıkları hakkında daha duyarlı hale getirdiği bilinirken, Deloitte’un o dönemde gerçekleştirdiği bir anket, sayıları giderek artan bir grubun sağlıklarını izlemek ve zindeliklerini ölçmek için teknolojiye başvurduğunu gösterdi. Fiziksel ve duygusal sağlıklarına daha çok özen gösteren bireyler, sağlıkta yeni yaklaşımların popülerlik kazanmasına da katkıda bulundu.
ResearchandMarkets raporunda küresel tamamlayıcı ve alternatif tıp pazarının 2021’de 100 milyar barajını aştığı görülürken, pazarın 2022-2027 döneminde %20,8’lik yıllık bileşik büyüme oranıyla 2027’de 315,5 milyar dolara ulaşacağı tahmin edildi. Tamamlayıcı ve alternatif tıp pazarında da, çok uluslu banka JPMorgan’ın “sağlık inovasyonunda yeni trend” olarak tanımladığı hassas tıp uygulamaları öne çıktı. 1970'li yıllarda tıp doktoru Franz Morell tarafından bulunan bio-rezonans, tek ilaçla uygulanan bir model yerine hastaların tüm hikayesine uygun olarak tasarlanan tıbbi bir modeli tanımlayan hassas tıp uygulamaları içinde önleyici ve bütünsel bir yöntem olarak dikkat çekti.
Konuyla ilgili değerlendirmelerini paylaşan Koşuyolu Rezonans Kurucusu Dr. Mürsel Yavuz, “Hassas tıp olarak anılan ve sağlıkta inovasyonun yeni itici gücü haline dönüşen yöntem, tedavilerin bireylere özel bir biçimde tamamlanmadığında başarı oranının düştüğü varsayımına dayanıyor. Bu modelde kişilerin sağlık risklerini etkileyen genetik, fenotipik ve çevresel faktörlerin belirlenmesine odaklanılıyor. Koşuyolu Rezonans olarak bu modeli, bilimsel temellere dayanan bio-rezonans uygulamasıyla bağımlılıktan kurtulma, sağlıklı kilo verme ve ruhsal detoks gibi alanlarda kullanıyoruz” dedi.
“Önemli olan gerçek problemi keşfetmek”
Geleneksel uygulamaların herkes için aynı reçeteyi iyi sonuçlar elde etmek için kullanmayı önerdiğine dikkat çeken Dr. Mürsel Yavuz, “Mantık çerçevesinde düşündüğümüzde hepimiz tüm bireylerin tıbbi hikayeleri ve kişiye has diğer faktörlerle farklılaştığını, aynı reçeteden aynı iyi sonucu beklemenin pek olanaklı olmadığını görürüz. Bio-rezonans terapileri, uzman hekim, psikolog ve diyetisyenlerin gözetiminde, kişilerin hikayelerinden yola çıkarak kişiye özel bir iyileşme yolu sunuyor. Bundan 50 yıl önce tıp doktoru Franz Morell tarafından bulunan ve elektrik mühendisi Eric Rasche tarafından geliştirilen bio-rezonans, bütünsel bir tıp uygulaması olarak kabul ediliyor. Bireyin bedeninde enerji temelli değişimlerin ortaya çıkmasıyla, irade isteyen kontrolü zor durumların kontrol altına alınması amaçlanıyor. Bu noktada bio-rezonansın en çok fayda sağladığı konu, bağımlılıklar olarak öne çıkıyor. Koşuyolu Rezonans olarak rezonans terapisi yöntemiyle danışanlarımızın sigara, alkol bağımlılıklarında ve yeme bozukluklarında ilaç kullanmadan tedavinin yolunu sunuyoruz” ifadelerini kullandı.
“Uzman hekim, fizyoterapist, klinik psikolog ve diyetisyen kadromuzla hizmet veriyoruz”
Bio-rezonans terapilerin 50 dakikalık seanslar halinde, ilaç kullanılmadan yürütüldüğünü ve elektromanyetik titreşimlerle enerji bazlı değişiklikler yapmayı hedeflediğini dile getiren Dr. Mürsel Yavuz değerlendirmelerini şu ifadelerle sonlandırdı: “Rezonans terapileri danışanların günlük yaşantılarını olumsuz etkilemiyor. Tamamı uzman hekimlerden, fizyoterapistlerden, klinik psikologlardan ve diyetisyenlerden oluşan kadromuzla gerçekleştirdiğimiz bu terapiler, kişilerin kötü alışkanlıklarından kurtulmasına kapı aralıyor. Rezonans terapi yöntemi yalnızca bağımlılıklarda değil, hastalıkların iyileşmesinde ve stres yönetiminde de kullanılıyor. Bir danışan bize başvurduğunda, şikayeti tüm uzmanlık alanlarındaki ekibimiz tarafından değerlendiriliyor ve kişiye en uygun yol haritası çiziliyor. Şimdiye dek 240’ın üzerinde danışanın yaşam kalitesini yükselten uygulamalarımızla tanışmak isteyenleri, Üsküdar’daki adresimize bekliyoruz.”