Avrupa Birliği’nin üçüncü ülkelere atık ithalatını kısıtlamaya hazırlandığının ve bu durumun ülkemiz açısından önemli sonuçları olacağını dile getiren Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER) Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Gülsün, “AB ülkeleri uzun yıllardır ihraç etmekte oldukları atıkların aslında geri dönüştürülebilir hammadde olduğunun farkına vardı ve artık bu kaynağı kendileri değerlendirmek için adımlar atıyorlar. Söz konusu uygulama ile Yeşil Mutabakat çerçevesinde getirilen ikincil hammadde kullanım zorunluluklarını bir arada değerlendirdiğimizde orta vadede bu durum AB ülkelerine ihracatımızda önemli bir engel olarak karşımıza çıkabilir” dedi.
Bir an önce kaynağında ayrıştırma sistemi kurulmalı
Ülkemizde çıkan geri dönüştürülebilir atığın önemli bir bölümünün kaynağında ayrıştırılmadığı için çöp sahalarına gittiğinin altını çizen Selçuk Gülsün, “Yıllardır dile getirdiğimiz kaynağında ayrıştırma sisteminin kurulması hususunun aciliyeti her geçen gün artmaktadır. Ülkemiz plastik geri dönüşüm sektörü uzun yıllardır yurtiçinden temin edemediği kaliteli ve sürekliliği olan atığı Avrupa ülkelerinden temin ediyor ve bu atıkları geri dönüştürerek ikincil hammadde olarak ülke sanayimizin kullanımına sunuyor. Lakin Avrupa ülkeleri son yıllarda hızla gelişen bu sanayi dalında kendilerini konumlandırma konusunda bir strateji uygulamaya başlıyorlar. 2050 yılına kadar yıllık ortalama büyümesi 11,3 oranında olacağı tahmin edilen bir sanayi alanından bahsediyoruz ve bu sektörün en çok ihtiyaç duyduğu kaynağında ayrıştırılmış atığın ana kaynağı Avrupa ülkeleri. Bu ülkelerin atık ihracatını kesmeleri son yıllarda hızla büyümüş olan ülkemiz plastik geri dönüşüm sektörünün kapasitesinin 50’ye yakının atıl hale gelmesi anlamına gelecektir. Bu sebeple ülkemizde etkin bir kaynağında ayrıştırma sistemi kurulması için bir an önce gerekli adımlar atılmalıdır” dedi.
Tüm sektörlerimizin ihracatı tehdit altında
AB’nin son düzenlemeleri ile belirli ambalajlar gruplarında geri dönüştürülmüş hammadde kullanımı zorunluluklarının belirlendiğini, önümüzdeki dönemde ise otomotiv ve dayanıklı tüketim malları başta olmak üzere birçok farklı alt sektörde bu zorunlukların getirilmesine yönelik çalışmaların devam ettiğini belirten Gülsün, “Dünyadaki ikincil plastik hammadde üretimi henüz yaratılan bu talebi karşılamaya hazır değil. Ülkemiz plastik geri dönüşüm sektörü ise çok yüksek bir kapasiteye sahip olmasına rağmen geri dönüştürülebilir atık ihtiyacının 50’sini ithalat yoluyla karşılamakta. Bunun başlıca sebebi ise ülkemizde kaynağında ayrıştırma sisteminin kurulmamış olması ve bu sebeple sanayicimizin kaliteli atığa erişiminin kısıtlı olması. Önümüzdeki dönemde geri dönüştürülebilir atıkta ana kaynağımız olan AB ülkelerinden ithalatın kısıtlanması durumunda yurtiçinde yerleşik diğer sektörlerimizin ihracatının da etkilenmesi söz konusu olacaktır” dedi.
Tarife dışı engel oluşturuluyor
AB ülkelerinin ellerindeki kaliteli atık kaynağını kullanarak adeta bir tarife dışı engel oluşturmaya çalıştığını dile getiren Gülsün, “AB ülkeleri ikincil hammadde üretiminde bir tekel oluşturarak ve AB’ye yapılacak ihracatta ikincil hammadde kullanımını zorunlu kılarak yerli üreticisine avantaj sağlamaya çalışmaktadır. Bu gelişmeleri iyi değerlendirerek ülkemiz sanayisinin rekabet gücünü korumak adına tüm paydaşların çıkarını gözeten stratejiler belirlenmeli” dedi.