Akşener, İstanbul'un Arnavutköy ilçesindeki esnaf ziyaretinin ardından, Sazlıbosna Köyü'nde vatandaşlarla bir araya geldi.
''Kanal İstanbul'' projesi sebebiyle derdi olan bir köyde olduklarını belirten Akşener, ''Bana İYİ Parti Genel Başkanı olarak düşen bir görev var. Sizlerin söylediklerinin peşinden yürümek ve sizin isteklerinizin yerine getirilmesini sağlamak. Vatandaşın istemediği bir işin yapılmasının doğru olmadığına inananlardanız. Siyasetçinin görevi vatandaşın sesi olmaktır, vatandaşın derdine çare üretmektir.'' dedi.
Akşener, ''Her yere çökülüyor. Herhalde buralarda çökülmeye değer çok şey olduğunu keşfettiler. Daha evvel bilmiyorlardı, şu sıra fark etmiş görünüyorlar. Ama çöktürmeyeceğiz çünkü çok az kaldı.'' ifadesini kullanarak, şöyle devam etti:
''Ben Kanal İstanbul'la ilgili İYİ Parti adına şöyle bir açıklama yapmıştım. Bu konuda yatırım yapmak isteyen herkese, Kanal İstanbul meselesine yatırım yapmaya kalkışan iş insanına ve onlara kredi vermeye kalkan yerli veya yabancı bankalara şunu söyledim; tiksindirici borç diye hukuki bir kavram var. 'Aldığınız-verdiğiniz borçlar bu ülkenin borcu değildir. Verdiğiniz krediler bu ülkenin aldığı krediler değildir. Şahısların aldığı kredi haline döner o şahısların borcu olur. Biz bu mevzuyu iptal edeceğiz' bu netlikte söylemiştim. Onun için bir kere daha söylüyorum. Sazlıbosna'da yaşayanlar rahat olsunlar. Çok az kaldı. Buraya siyasi ömürleri yetmeyecek inşallah. Demokrasiyle, hepinizin oylarıyla, sandıkta bu arkadaşlara 'yeter artık' deyip hepsini emekli edeceğiz.''
Bir vatandaşın, ''Sizin Anıtkabir ziyaretinizde dilinizin sürçtüğünü düşünüyorum . 'İman tazelemeye geldik' diye bir videonuz vardı. Sizden bunu duymak istiyorum' demesi üzerine konuşan Akşener, 'İnşallah diğer herkesin de bu dil sürçmelerini görürsünüz, ben de çok mutlu olurum' yanıtını verdi.
''İman Allah'la tazelenir'' şeklinde konuşan Akşener, sözlerini şöyle tamamladı:
'Ben Rumeli göçmeniyim. Biz Atatürk'ü çok severiz. Atatürk'ün anasına sövüldü bu ülkede. Atatürk'ün anasına 'genel evde çalışıyor' dendi bu ülkede. Bir Allah'ın kulu 'bu bir dil sürçmesi midir, bir hakaret midir, bir iftira mıdır?' demedi. Sonra aynı şerefsizi sarayda ağırladılar biliyor musun? Çok kafam attı o işlere. O ara hep Atatürk'e hakaret edilip duruluyordu. Atatürk'ü hatırlamayı söylemek istedim. Doğrudur, yanlış demişim. Ama bahsettiğim Atatürk'ü kutsal yere koymak değildi. O manada değildi. İyi ki sordunuz, ne güzel izah ettim. Ben 7 yaşımdan beri beş vakit namaz kılan bir kadınım, hacıyım. Cenab-ı Hak herkese nasip etsin. Allah ibadetlerimizi kabul etsin. Cenab-ı Hak beni sizlerin huzurunda mahcup etmesin. Mahcup olacaksam hiçbir şey nasip etmesin. Size yalan söyleyenlerden eylemesin inşallah.''
Hibya Haber Ajansı