ABD, son günlerde tekrar COVID-19’un kaynağının araştırılması bahanesiyle Çin’i karalamaya çalışıyor. ABD, bunu ilk kez yapmıyor. ABD hükümeti, 2021 yılında da istihbarat birimlerine 90 gün içinde COVID-19’un kaynağına ilişkin bir rapor hazırlama talimatı vermişti. Sonuç olarak, rapor “olabilir”, “belki” gibi ifadelerle dolu olduğundan kamuoyuna “hiçbir şey açıklayamamış” ve alay konusu olmuştu. Şimdi de benzer bir siyasi saçmalık tekrar edilmeye çalışılıyor.
The Wall Street Journal, ABD Enerji Bakanlığı’nın Beyaz Saray’a ve Kongre'ye sunduğu gizli bir rapora dayandırdığı haberinde, COVID-19’un 'büyük olasılıkla Çin’deki bir laboratuvardan yanlışlıkla sızdığı' iddiasına yer verdi. Daha sonra da ABD’deki belli başlı basın organları, anlaşmışlar gibi, bu haberi abartılı bir şekilde yaymaya başladı.
Absürt olan şu ki, ABD Enerji Bakanlığı söz konusu raporu 'düşük güvenilirlikte' olarak sınıflandırıyor. New York Times’ın haberinde, raporda yer verilen bilgilerin nispeten zayıf ve çıkartılan sonuçların 'düşük güvenilirlikte' olduğuna işaret edildi.
O zaman ABD neden böyle bir saçmalığı tekrar ediyor?
New York Times’ın haberinde bu girişim 'Zehirli Politika' olarak niteleniyor. Bu yılın başlarında Temsilciler Meclisi'nin yeni başkanı Kevin McCarthy, göreve başladıktan sonra yaptığı ilk konuşmada, COVID-19’un kökeni hakkında bir soruşturma başlatacağını belirtti.
Cumhuriyetçi Parti, Temsilciler Meclisi'nin kontrolünü eline aldığı andan itibaren COVID-19’un kaynağının araştırılması konusunu siyasileştirerek Çin’e karşı sert bir tutum sergilemeye ve partiler arasındaki yarışta puan kazanmaya çalışmaya başladı.
“Çin’e karşı çıkmak”, ABD'de sözde 'siyaseten doğruculuk' haline gelerek rasyonel sesleri bastırıyor.
ABD basınında yer alan haberlere göre, mart ayı başında, Temsilciler Meclisi’nde yeni kurulan COVID-19 Salgını Alt Komitesi’nin ilk oturumunda COVID-19’un kaynağının araştırılması konusu tartışıldı. Bazı uzmanlar, oturumda açıklanan görüşlerin tek taraflı olduğunu, 'laboratuvar sızıntısı' dışındaki diğer olasılıkların tartışılmadığını ifade etti.
Uzmanlar, çok sayıda araştırmacının da kötü niyetli saldırılardan korkarak bu konu hakkında kamuya açık bir şekilde konuşmaktan çekindiğini belirtiyor.
Diğer yandan, ABD yönetimi bu konuyu işleyerek dikkati başka yöne çevirmeye ve kendi yönetişimindeki başarısızlıkları saklamaya çalışıyor. ABD’de sıkça silahlı çatışmalar meydana geliyor. Irksal sorunlar ciddileşiyor. Yüksek enflasyon yaşanıyor... Aynı zamanda birçok bankanın iflası, finans piyasasında çalkantılara neden oldu. ABD’li siyasetçiler de bu ortamda dikkatleri başka yöne çevirmek, sorumluluğu başkalarına atmak için yeni konular bulmaya çalışıyor.
Daha derine inildiğinde ise bu siyasi oyunun, ABD'nin Çin'e yönelik derin stratejik endişesini açığa çıkardığı görülüyor. Soğuk Savaş zihniyeti ve Çin’e yönelik yanlış algılar ile ABD, Çin'i en büyük stratejik rakibi olarak görüyor, ona her yönüyle baskı uygulamaya çalışıyor.
Çin’in salgınla mücadelede zafer kazandığı ve ülkede üretimi yeniden hızlandırdığı süreçte ABD, miadı dolmuş “siyasi virüsü” yeniden yayarak uluslararası toplumun Çin’e yönelik olumlu ilgisini dağıtmaya ve Çin’i engellemeye çalışıyor. Bu da ABD'nin Çin karşıtı taktiklerinin tükendiğini gösteriyor.
Virüsün kaynağının araştırılması bilimsel bir mesele. Bu sorunun siyasi manipülasyon aracı haline getirilmesine son verilmeli. Washington’un tekrar COVID-19’un kaynağının araştırılması bahanesiyle Çin’i karalaması, ABD’deki sorunları çözemez. ABD’nin bu girişimleriyle salgına karşı yürütülen küresel mücadeleye ve virüsün kaynağının araştırılmasına en çok zarar veren taraf olduğunu tüm dünya açıkça görüyor ve kabul ediyor.
Kaynak Çin Uluslararası Radyosu-Liang Xinwen, CRI Haber Merkezi
Hibya Haber Ajansı