9724,50%-0,42
35,19% 0,30
36,73% 0,92
2968,28% 1,32
4806,92% 0,71
Bu yıl 11-15 Kasım tarihleri arasında sinemaseverlerle buluşan 3. Esenler Film Günleri’nin son gününde “My Left Foot”, “In the Name of the Father”, “In America” filmlerinin İrlandalı yönetmeni Jim Sheridan masterclass verdi.
Bu yıl 11-15 Kasım tarihleri arasında sinemaseverlerle buluşan 3. Esenler Film Günleri’nin son gününde “My Left Foot”, “In the Name of the Father”, “In America” filmlerinin İrlandalı yönetmeni Jim Sheridan masterclass verdi.
Esenler Belediyesi tarafından 3’üncüsü düzenlenen Esenler Film Günleri’nde 15 Kasım Salı günü Dr. Kadir Topbaş Kültür Sanat Merkezi’nde Oscar ve Altın Ayı ödüllü filmlere imza atmış olan Jim Sheridan’ın masterclass’ı gerçekleşti. 1989 yılında ilk uzun metrajlı filmi “My Left Foot” ile 2 dalda Oscar alan, 1993 yapımı “In the Name of the Father” filmiyle 44. Berlin Film Festivali’nde “Altın Ayı” ödülünü kazanan, “In America” ile 3 dalda Oscar Ödülleri’ne aday gösterilen ve “The Boxer” filmiyle de Altın Küre ödüllerinde 3 dalda aday olan Jim Sheridan, verdiği masterclass’ta hem bilgi ve tecrübelerini aktardı hem de merak edilen soruları yanıtladı. Etkinliğin moderatörlüğünü ise oyuncu Efe Erdalüstlendi.
“Somut Şeyler Yaratmalısınız ki Seyircinin İlgisini Çeksin”
Film günlerinin açılış töreninde “Onur Ödülü” alan Jim Sheridan, babasının tiyatro ekibinde yer alarak oyunculuğa başladığını ve böylece sinemaya dahil olduğunu söyledi. Sheridan, kendisini metot oyuncusu olarak tanımlarken, “En iyi oyuncuların ters düşen bir tarafları var; aslında çok fazla oyunculuk yapmak, performans sergilemek istemiyorlar. Çünkü yalan söylemek onlara zarar veriyor.” diye konuştu. Bir yönetmenin seyirciyi filme dahil etmek için farklı konseptler kullandığını söyleyen Sheridan, “Somut şeyler yaratmalısınız ki seyircinin ilgisini çeksin.” ifadelerini kullandı.
Jim Sheridan, kendisini Stanley Kubrick gibi detaycı yönetmenlerle kıyasladığında terazinin diğer kefesinde olduğunu belirtirken, “Benim zayıflıklarım güçlü yanım oldu. Kardeşimi kaybettikten sonra hayatımızın sınırlı günlerden ibaret olduğunu fark ettim.” dedi. Usta yönetmen, bu anlayışın da oyunculara olan saygısını arttırdığını ve sette onlara olan tavrına daha çok dikkat ettiğinden bahsetti.
“Yönetmen Olarak Setin Ebeveyni Sizsiniz”
Bir fotoğrafa baktığınızda ailenin içinden mi yoksa fotoğrafçı tarafından mı çekildiğini anlayabildiğinizi belirten Sheridan, “Yönetmen olarak setin ebeveyninin de siz olduğunu anlıyorsunuz. Ama çok iyi bir oyuncuyla karşılaştığınızda böyle olmuyor. Onlar sürekli kendilerini yeniliyorlar.” diye konuştu.
Jim Sheridan, bir kültürün içinde yaşamak ve onu izlemek arasında çok fark olduğunu ve bu unsurların homojen olmayan bir yapıyla yansıtıldığında anlam bulduğunu, kimi anlaşmazlıkların da yüz yüze temasla dağılabildiğini belirtti. Yönetmen olmak isteyenlere Van Gogh’un resimlerine bakma tavsiyesinde bulunan Sheridan, “Onun görevi, çizdiği karakter oradan ayrılmadan özünü anlayabilmek.” diyerek, kendi mesleklerini bu duruma benzetti. Ayrıca Doğu ve Batı’nın bir araya gelme fikrinin ilginçliğine değinen usta yönetmen, bu anlamda Türkiye’de çalışmak isteyebileceğini söyledi.