Tarih: 19.05.2023 09:29

10. Uluslararası İletişim Günlerinde medyanın geleceği konuşuldu

Facebook Twitter Linked-in

MHA- ‘Dijital Kapitalizm ve İletişim’ konulu 3 gün süren 10. Uluslararası İletişim Günleri sona erdi. Sempozyumun kapanış oturumunda ‘Medyanın Geleceği / Geleceğin Medyası’ başlığıyla günümüzün medyası konusu masaya yatırıldı. Alanında önemli isimlerin katılımıyla gerçekleştirilen oturumda, sesin ve kısa videoların artış göstereceği bir döneme doğru gidildiği, gazeteciliğin yapılmayıp aslında var olan içeriğin çoğaltıldığına dikkat çekildi. Günümüzde gazeteciliğin ciddi anlamda sorgulanması gerektiğine vurgu yapılan oturumda gazeteciliğin her şekliyle online platformlara taşınacağının da altı çizildi.  Üsküdar Üniversitesi ev sahipliğinde ve organizasyonunda düzenlenen 10. Uluslararası İletişim Günleri Sempozyumu ‘Medyanın Geleceği / Geleceğin Medyası’ konulu yuvarlak masa oturumuyla tamamlandı. 56 oturumda 253 bildirinin sunulduğu sempozyumun son oturumuna alanında uzman akademisyenler ve gazeteciler katıldı. Moderatörlüğünü Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Doç. Dr. Yıldız Derya Birincioğlu Vural’ın yaptığı oturumda medyanın gelişimi, teknoloji ve yapay zekâ ekseninde değerlendirdi.  
Prof. Dr. Ümit Atabek: “Teknoloji yükseldikçe emeğin etkisi azalıyor” 
Oturumda ilk olarak Emekli Akademisyen ve İletişim Bilimcisi Prof. Dr. Ümit Atabek, yeni iletişim teknolojilerinin kapitalizme eklemlenmesi ve yeni medyadaki enformasyon akışını kültürel ve sosyolojik perspektiften nasıl değerlendirdiği ile ilgili açıklamalarda bulundu.Teknolojiyle emek arasında ters bir ilişki olduğunu söyleyen Atabek, “Üretim süreçlerinde yüksek teknoloji ortaya çıktıkça emeğin etkisi azalıyor. İleri teknolojinin getirdiği yeni medya düzeninde gazetecilerin durumu ikiye ayrılır hale geldi. Önemli bir kısmı düşük ücretle, güvencesiz ve hatta hiçbir değer atfedilmeden çalışan gazeteciler haline geldi. Bir de elit ya da ‘star gazeteciler’ olarak adlandırılan takipçi sayısı yüksek, şöhretli bir grup ortaya çıktı. Bu batı medyasında uzun zamandır var. Türkiye’de ise belirgin bir şekilde 1980’den sonraki süreçte gördük.” ifadelerini kullandı. 

Atabek: “Eski medya düzeni ölüyor, yeni medya düzeni doğmak için çabalıyor”  

Sürekli yetersizlik halinin ortaya çıkmasının iletişim eğitimi verenleri ilgilendiren önemli bir konu olduğuna değinen Atabek, “Medya mensupluğu sizin 4 yıllık eğitiminizin sonunda yeterli olmuyor. Yaşam boyu eğitim diye adlandırabileceğimiz, her gün yeni becerilerle işverenin karşısına çıkmak zorunda kaldığınız bir eğitim sürecini içeriyor. Bugünkü durum böyle ama mutlaka değişiklik olacak. Bu değişim anlarında ‘Eski dünya ölüyor, yenidünya doğmak için mücadele ediyor’ şeklinde bir yaklaşım var. Bu yaklaşımı, eski medya düzeni ölüyor artık onun devri bitti, yeni medya düzeni doğmak için çaba sarf ediyor şeklinde uyarlayabiliriz.” açıklamasında bulundu. 

Prof. Dr. Peyami Çelikcan: “Bizler içerik üreticilerinin arşivi haline geliyoruz”

İstinye Üniversitesi’nden Prof. Dr. Peyami Çelikcan, dijital medya alanındaki gelişmelerle birlikte yeni uygulamalar, işlevler, kullanım alanları ve beraberinde yeni medya kullanıcısı profili oluşmaya başladığına dikkat çekti. Dijital medya içeriklerinin tüketilmesi, tüketici davranışlarına etkisi ve beklentileri nasıl farklılaştırdığı konularına değinen Çelikcan, “Ev içi eğlence anlayışı olağanüstü gelişti. Sinyal satın alarak evleri eğlence merkezine çevirdik. İzleyici uçsuz bucaksız içeriğe kolayca ulaşabiliyor. Böylece bizler içerik üreticilerinin arşivi haline geliyoruz. Bugün günümüzde platformlar üzerinden toplumsal dönüşüm konuşuluyor. Tabii bunlar beraberinde sorunlar getirdi. Ekrana ayırdığımız süreler arttı, buna bağlı olarak ekran bağımlılık kavramı hayatımıza girdi.” şeklinde konuştu.

Doç. Dr. Ceren Sözeri: “Gazetecilik her şekliyle online platformlara taşınacak” 

Galatasaray Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ceren Sözeri medyanın uluslararası hale gelmesi ile ilgili değerlendirmelerini paylaştı. Geleneksel mecraların dijital dönüşüm ile ortadan kalkacağını belirterek sözlerine başlayan Sözeri, “Gazetecilik her şekliyle online platformlara taşınacak. İnsanların anlayabilmeleri için görselleştirmenin önemi, gazetecileri birden fazla beceriye sahip olmaları için zorlayacak. Okuyucuyla bire bir temas edilen ilişki biçimi zorunluluğu ortaya çıkacak. Yapay zekanın ortaya çıkması ile de doğrulatma çok önemli bir yer alacak.” ifadelerini kullandı.

Gazeteci Emre Kızılkaya: “Kuralları Silikon Vadisi’ndeki şirketler koyuyor”

Gazeteci Emre Kızılkaya seminer kapsamında, arama motoru optimizasyonları ve belirledikleri algoritmalar, sınırlandırmalar ve bununla birlikte oluşan kutuplaşmış toplumla ilgili görüşlerini aktardı. Kızılkaya, “Dijital platformlar kısmına nasıl geldiğimizi özellikle kapitalizm tarihiyle birlikte anlayabilmek için gazeteciliğin tarihine bakmamız lazım. İlk zamanlarında yapılan gazetelik aristokrasi için bir kulüp gibiydi. Başından beri kapitalizm ve devlet kontrolü hâkimdi. Matbaanın gelişmesi ve geniş kitlelere yayılabilmesi büyük bir medya ekonomisi doğurdu. Bunun finansmanı için de bugün bildiğimiz reklamcılık anlayışı ortaya çıktı. Akıllı telefonların herkesin cebine girmesiyle de kişisel veriler belirli birkaç şirket tarafından toplanmaya başlandı. Silikon Vadisi’ndeki bu şirketlerin kuralları üzerinden işler ilerliyor. Bu kurallardan biri de içeriklerin dağıtımında kimin öne çıkarılacağını belirleyen algoritma sistemi.” açıklamasında bulundu.

Doç. Dr. Bahar Muratoğlu “Sosyal ağlar merkeziyetsiz yapılar”

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Bahar Muratoğlu Pehlivan merkeziyetsiz sosyal ağlar konusunu değerlendirdi. Sosyal ağların medyanın geleceğiyle bağlantılı olduğunu belirten Pehlivan, “Sosyal ağlar merkeziyetsizler, bir merkezi yok bir otorite tarafından yönetilmiyorlar. Herkes bir sunucu kurabilir veya bir sunucuya bağlanabilir. Aynı zamanda diğer sunuculardaki insanlarla etkileşime girebilirler. Böylece bizi koşullandıran bir takım algoritmalardan da uzaklaşabiliriz.” şeklinde konuştu. 

Doç. Dr. Bilge Şenyüz “Yapay zekâ ile birlikte teknoloji kaynak ya da alıcı haline geliyor”

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Doç. Dr. Bilge Şenyüz, ‘yapay zekânın iletişim teknolojilerindeki yeri’ başlığı altında şu bilgileri paylaştı: “Sadece gazetecilikte değil, akademik araştırmaların üzerinde de çok ciddi tartışmaların döneceği bir çağa doğru geçiyoruz. İletişim alanında yaratacağı değişimlerden biri de klasik iletişim teorisini yıkacak olması. İletişimin sadece kişiler arasında olması ve teknolojinin araç olarak görülmesi anlayışı değişiyor çünkü yapay zekâ ile birlikte teknoloji kaynak ya da alıcı haline geliyor. Araştırmalar, özellikle engelli, psikolojik rahatsızlıkları olan veya demanslı kişilerin yapay zekâ ile iletişim kurmaktan mutlu olduğunu gösteriyor.  Bu, insan-insan ilişkisindeki doğallığı ortadan kaldırırken bir yandan da dezavantajlı konumda olan kişiler için umut kapısı olarak önümüze çıkacak.” 

Şenyüz: “Sesin ve kısa videoların artış göstereceği bir döneme doğru gidiyoruz” 

Gelecekte makine insan ilişkisine dair öngörülerini paylaşan Şenyüz “Araştırmalar medya endüstrisinin gelecekte %72 oranla podcast ve dijital sese, %69 oranında hafta sonu gönderimi yapılan e-posta bültenlerine, dijital medya yayınlarına ise %67 oranında yatırım yapmak istediğini söylüyor. Sesin ve kısa videoların artış göstereceği bir döneme doğru gidiyoruz. Öte yandan gelecekte Twitch, Discord gibi niş kullanıcı grupların bir araya geldiği platformların daha çok öne çıkabileceğini söyleyebiliriz. Şu anda teknoloji yaratıcıları makinelere insan- insan ilişkisine yönelik paternler yüklüyor. Örneğin tüm cinsiyetçi kodları da yüklüyoruz. Siri’nin başlarda bir kadın sekreter olması gibi… Belki 50 yıl sonra makinelerin insan iletişimini nasıl bozduğundan bahsedeceğiz” dedi. 

Prof. Dr. Süleyman İrvan “İnternet sızıntılara imkân veriyor”

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Süleyman İrvan sosyal medyada sıklıkla görülen sızıntı gazeteciliği hakkında konuştu. İrvan, “Kapitalizm birçok şeyi değiştiriyor. Gazetecilik değişmeye başladı. Gazeteci kimdir tartışılır hale geldi. Sızıntı gazeteciliği ile araştırma gazeteciliği arasındaki fark; araştırma gazeteciliği daha çok araştırma ile yapılır, aranıp bulunan konuların süzgeçten geçirilmesi söz konusudur. Sızıntı gazeteciliğinde ise kaynak odaklı bir gazetecilik vardır. İnternet sızıntılara çok imkân veriyor. Bilgileri yayan, çalan birileri var.  Sonuçta biz öğrenmiş oluyoruz. Gazetecilik cazip olmaktan çıktı. Gazetecilik yapılmıyor, aslında var olan içerik çoğaltılıyor. Gazeteciliğin ciddi anlamda sorgulanması gerekiyor.” dedi. 

Prof. Dr. Nazife Güngör: “Üsküdar Üniversitesi, İletişim Günleri ile bir üs haline geldi”

Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör yaptığı kapanış konuşmasında Üsküdar Üniversitesi İletişim Günleri’nin sürekli ve geniş katılımlı bir bilimsel paylaşım platformu haline geldiğini söyledi ve sözlerini şöyle tamamladı:

“Üsküdar Üniversitesi’nin organizasyonu ama biz bu dev etkinliği iletişim alanındaki tüm akademik dünyanın katkılarıyla yapıyoruz. Sempozyumumuza pek çok üniversiteden katılım oldu. Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi, İletişim Günleri ile iletişim alanında bir bilgi üssü haline geldi. Bu çok mutluluk verici. Bu sempozyum iletişim alanındaki akademi dünyasının ve hepimizin etkinliği. Üsküdar Üniversitesi’ni iletişim bilimlerinin konuşulduğu bir merkez haline getirdiğimiz için gururluyuz.” 16-18 Mayıs tarihlerinde nitelikli programlarla devam eden sempozyumun ana konuk konuşmacıları arasında Glasgow Üniversitesi’nden Prof. Dr. Gillian Doyle, Zagreb Kalkınma ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Kültür ve İletişim Departmanı Kıdemli Araştırmacısı Dr. Paško Bilić, Urbana-Champaign Illinois Üniversitesi İletişim ve Bilgi Tarihçisi Prof. Dr. Dan Schiller, Annenberg İletişim Okulu’ndan Prof. Dr. Victor Pickard konuşmalarında ‘Dijital Kapitalizm ve İletişim’ ana teması kapsamında önemli bilgiler paylaştı. 


 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —