SEÇİME GİDİYORUZ...!
Seçmek, tercihde bulunmaktır. İnsan olarak; yaşadığımız hayatın içinde kendimizi ilgilendiren herhangi bir konuda seçim yaparken veya seçimde bulunmamız istenildiğinde aracı olarak bazen elimizi, bazen dilimizi, bazen gözümüzü, bazen de gönlümüzü ve yüreğimizi kullanırız. Allah(c.c) tarafından akıl ve irade ile donatılmış biz insan oğlu hangi konuda olursa olsun seçim yaparken, tercihde bulunurken, değerlendirmelerimizde her nekadar aklımızı ve irademizi kullanıyor gibi görünsek de, aklın ve iradenin değerlendirmeye tabi tuttuğu, birlikte hareket ettiği gönül ve yürek ortaklığı hariç diğerleri üzerinde akıl ve iradenin etkisi azaldığından; seçimde, tercihde aracılık yapan azalarımızda artık duygusallık hakimdir.!
Bu sebeple; düşüncenin dünyamızı terk ettiği, duygusallığın dünyamıza çadır kurduğu bir ortamda alınan karardan da hayırlı sonuçlar elde edilemez, olumlu sonuçlara ulaşılamaz. Ancak aklın gözetiminde düşünülerek alınan kararlarda hayır ve devamlılık vardır.
Konumuz seçim olduğuna göre, diğer konulara girmeden madem ki seçime gidiyoruz, alınan seçim kararını bu çerçevede değerlendirelim.:
Şahsen ben, ister mahalli, ister genel, ister cumhurbaşkanlığı seçimi olsun hepsini ülkemizin hayrına görür, neticesini taze bir kan, yeni yüzler, eskilerin üstüne daha da sağlam olarak aşkla-şevkle yeniden inşa edilecek olan hizmet şeklinde değerlendiririm. Ama, herkes böyle mi düşünür veya düşünüyor.? Onu bilmek mümkün değil. Bu konuda, bir-iki atasözümüzü burada zikredsek, az-çok fikir sahibi olabiliriz.
- " Görünen köy klavuz istemez."
- " Anasına bak kızını al, kenarına bak bezini al."
Ülkemizde; siyasetle uğraşanlara, yazarlara-çizerlere, mürekkep yalamışlara ve akıl tutulması içinde bunların peşinden gidenlere (çok azı hariç) bakmak yeterlidir. Ne söylediklerinde, ne yazıp-çizdiklerinde, ne yaladıkları mürekkepde, ne de düşünmeden bu güruhun peşinden gidenlerde sağlıklı bir görüntü vardır.!
İşte size en bariz örnek:
Adı Devlet olan Sn. Bahçeli çıktı; Türkiye Cumhuriyeti´nin içinde bulunduğu olumsuzluklarla ilgili gerekli tesbitleri yaptı, kamu oyuyuyla paylaştı ve "ERKEN SEÇİM YAPALIM" dedi. Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan ile görüştüler ve mutabık kaldılar. Vay... sen misin.? erken seçim diyen. Aman Allah(c.c)´ım, o güne kadar meydanlarda, tv´lerde "seçimde seçim" diye ortalığı inletenler, birden bire ters-yüz oldular, alınan karara sevinecekleri yerde, her zaman olduğu gibi "KORO" halinde Sn. Erdoğan´a ve özellikle de Sn. Bahçeli´ye söylemedik söz bırakmadılar.
Akıllarını tatile gönderip, akılsızlık ortak noktasında buluşanların, " NE DEVLETİ, NE DE DEVLET BAHÇELİ´Yİ " anlayamayan akıl fukaralarının, Sn. Bahçeli´ye reva gördükleri ifadelerini kısaca sizlerle paylaşmak istiyorum. İstiyorum ki, ortalıkta adamım diye dolaşan adam müsvettelerinin gerçek yüzleri görülsün.
Şimdi hep beraber okuyalım:
" ............ 70 yaşındaki Bahçeli gençliğinde ülkücü camiayı kullanmış, çocukluğunda hiç kavgaya girmemiş, bir kez olsun mahallede cam kırmamış, yaramazlık yapmamış, ömrü boyunca yalnız yaşamış, sevmemiş sevilmemiş, flört etmemiş, evlenmemiş, aile nedir bilmemiş, arkadaşları ile bir duble rakı içmemiş, bir defa olsun bir eğlence yerine gitmemiş biridir.
Böyle bir faninin ruh sağlığının yerinde olması mümkün olabilir mi.?.................. "
Siz okurlara soruyorum. Yukarıdaki ifade kime kaşı kullanılırsa kullanılsın, Allah(c.c) aşkına kişilik haklarına hakaretten başka neresinde siyaset var.?
Eğer; siyaset bu ise, lanet olsun...!
Adamlık yerine, çukurluğu tercih edenlere diyorum ki; " Türk Milleti´nin birlik-beraberliğe, 1000 yıllık kardeşliğin devamına ve huzura ihtiyacı var."
Seçimle ilgili alınan karar milletimize hayırlar getirir inşaallah...
SAYGILARIMLA.