10098,23%0,15
32,37% -0,14
34,73% -0,20
2406,93% -1,14
3882,72% -0,72
MHA - Ülkemizde bulunan deniz fosillerinin bir nedeni var. O da 165 milyon yıl önce Türkiye’nin sular altında kalması.
MHA - Ülkemizde bulunan deniz fosillerinin bir nedeni var. O da 165 milyon yıl önce Türkiye’nin sular altında kalması. Özellikle Kuzey Anadolu Fayı gibi büyük jeolojik yapılar, birçok farklı jeolojik döneme ait tortul kayaçların bir araya gelmesine neden olur ve bu da farklı dönemlere ait fosillerin bulunmasını sağlar.
O dönemde Türkiye’nin sular altında olması, doğal olarak deniz canlılarının yaşam ortamının olmasına neden oluyordu. Türkiye'nin bulunduğu bölgede denizler, göller, nehirler ve karaların oluşumu ve değişimi, çeşitli canlıların yaşam alanlarını ve fosil oluşumunu ortaya koydu.
Peki bu deniz canlıları daha sonra binlerce metre dağların tepesinde nasıl görülüğyor?
Üçüncüsü, Türkiye'nin tarih boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış olması, insanların fosilleri keşfetme ve belgeleme konusundaki ilgisini artırmış olabilir. Arkeolojik kazılar sırasında fosiller de bulunabilir ve bu da bilim insanlarının Türkiye'deki fosil kaynaklarını keşfetmesine ve belgelemesine yardımcı olur.
Türkiye'nin tamamı milyonlarca yıl sular altında kalmış ancak yine milyonlarca yıl kıtalar arasındaki yakınlaşma, ülkemizi sıkıştırarak su yüzüne çıkmasına neden olmuş. En bilinen örneklerden biri, Anadolu'nun birçok yerinde izleri bulunan tarih öncesi göllerdir. Örneğin, bugünkü Van Gölü'nün bulunduğu yerdeki tarih öncesi göl, çevredeki yerleşimlerin ve arkeolojik kalıntıların su altında kalmasına neden olmuştur. Türkiye'nin coğrafi ve jeolojik yapısı, zaman içinde değişen su seviyelerine bağlı olarak farklı bölgelerin su altında kalmasına veya yükselmesine olanak tanır. Bu nedenle, Türkiye'nin belirli bir süre boyunca sular altında kaldığına dair tek bir cevap vermek zordur, çünkü bu durum bölgesel ve zaman içinde değişebilir.
165 milyon yıl önce ne oldu?
165 milyon yıl önce, Geç Jura Dönemi olarak bilinen bir döneme denk gelmektedir. Bu dönemde Dünya'nın coğrafi ve iklimsel koşulları büyük ölçüde farklıydı ve çeşitli önemli olaylar gerçekleşti. 165 milyon yıl önce, Geç Jura Dönemi'nde Pangea adı verilen süper kıta, ayrılmaya başladı. Bu ayrılma, günümüzdeki kıtaların oluşumunu başlattı ve ayrılan kıtaların sınırlarını oluşturdu. Geç Jura Dönemi'nde deniz seviyeleri genellikle yükseldi ve kara-havza alanlarına genişlemeler yaşandı. Bu dönemde tropikal iklimler hakimdi ve sıcak ve nemli bir ortam vardı.
Geç Jura Dönemi, dinazorların en yaygın ve çeşitli olduğu dönemlerden biriydi. Büyük teropod (etobur) ve sauropod (otobur) dinazorlar, karasal ekosistemlerin önemli parçalarıydı.
Bu dönemde, çok çeşitli deniz reptilleri ve omurgasızlar yaşadı. Mesosaurus, Ichthyosaurus ve Plesiosaurus gibi deniz canlıları bu dönemde yaygındı. Çeşitli bitki türleri de bu dönemde evrim geçirdi. Kozalaklılar (örneğin, çam ağaçları) ve çiçekli bitkilerin (angiosperms) evrimi önemliydi.
Genel olarak, Geç Jura Dönemi Dünya'nın jeolojik ve biyolojik tarihinde önemli bir dönemdir. Bu dönemde yaşanan değişiklikler, bugünkü biyoçeşitlilik ve coğrafi yapıların oluşumunu etkilemiştir.
Geç Jura Dönemi'nde, Türkiye'nin bulunduğu alanın bir kısmı karasal ortamlardı ve iç denizlerle çevriliydi. Bu iç denizler, zaman zaman çekilip genişleyebilirdi, ancak Türkiye'nin tamamının sular altında olduğu bir dönemden ziyade, belirli bölgelerin su altında kalması veya denizel çevrelerle etkileşimde olması daha olasıdır.
Örneğin, günümüzde Türkiye'nin bir kısmını oluşturan alanlar, o dönemde kara parçaları veya kıyı bölgeleri olabilirken, diğer alanlar denizel çevrelerde bulunuyor olabilirdi.
Deniz yıldızı fosilleri fosiller 5 bin metre yüksekte bulunuyor. Deniz yıldızı fosilleri genellikle, geçmişte deniz seviyesinin daha yüksek olduğu zamanlarda oluşan ve sonrasında kara yüzeyine yükselmiş olan kayaçlarda bulunabilir. Bu kayaçlar, zaman içinde jeolojik hareketler sonucu yüksek rakımlı bölgelere taşınmıştır. Yani, deniz yıldızı fosillerinin 5 bin metre yükseklikte bulunması, gerçekten dağlık veya yüksek rakımlı bölgelerde, geçmişte deniz seviyesinin olduğu ve sonra kara yüzeyine yükselmiş olan alanlarda bulunmasına dayanabilir. Bu, jeolojik süreçlerin bir sonucudur ve deniz yıldızı fosillerinin yükseklikle doğrudan ilişkilendirilmesi değil, daha çok jeolojik tarih ve süreçlerle ilgilidir.